Çeviri: CM Punk 2014'de WWE'den Ayrılıyor (Part 4)

 Yazar: Dave Meltzer:

Tarih: 8 Ağustos 2014



C.M. Punk (Phil Brooks), WWE’den 27 Ocak’ta Cleveland’daki gösteriden sonra ayrıldığından beri şirket hakkında konuşmayı reddetmişti. Ancak 26 Kasım’da Colt Cabana’nın Art of Wrestling podcast’inde iki saat süren bir röportajla suskunluğunu bozarak şirketle yaşadığı sorunlara derinlemesine değindi.


Anlattıklarının çoğu zaten az çok biliniyordu: Vücudu yorgundu, tükenmişti, nasıl kullanıldığından memnun değildi. WrestleMania’da Triple H ile eşleştirilmek istememişti ve kontratı bitince zaten ayrılacaktı. Üstelik maddi durumu iyi olduğu için umursamıyordu. WWE’nin genellikle davalarda uzlaşmaya yanaşmadığı ve kendini agresif şekilde savunduğu, eğer davada haksız durumda olsa bile karşı tarafı yıldırmak için süreci uzattığı biliniyorsa, Punk ile olan davayı hızla çözüme kavuşturmaları onun elinde çok güçlü bir dava olduğunu ve şirketin bunu bildiğini gösteriyor. WWE onu oyalayamayacağını fark etmişti. Ayrıca, Punk’ın bu uzlaşmadan sonra bir aleyhte konuşmama anlaşması imzalamamış olması da büyük şirketlerde nadir görülen bir durum. Tek gizli tutulan şey uzlaşılan meblağydı. Bu da Punk’a gelecekte önemli bir koz veriyor. Yasal olarak uzlaşılan konularla ilgili dava açamasa da, eğer WWE onun hakkında olumsuz bir şey söylerse medyada konuşarak karşılık verebilir. Halka açık bir şirket için, sahibinin yaşlı ve günümüzden kopuk, yetenek ilişkilerinden sorumlu yöneticinin de egolu ve yetersiz olarak resmedilmesi pek hoş olmaz. Bu yüzden şirketin misillemeye gitmesini, hatta Punk’ın eşi üzerinden onu kamuoyunda küçük düşürmeye kalkışmasını pek olası görmüyorum—her ne kadar içten içe bunu isteseler bile.



Podcast’i dinlediğimde, Punk’ın hikâyesini anlatmak istediğini ama hayatını WWE’ye karşı bir intikamla geçiren biri olmak istemediğini hissettim. Zamanla göreceğiz, ama provoke edilmediği sürece medyada sürekli boy göstereceğini sanmıyorum. Ama provoke edilirse, o zaman gerçekten sert karşılık verebilir. Ayrıca Punk, Vince McMahon’un hissedarlara Punk’ın durumu hakkında doğruyu söylemediğini de iddia etti—bu oldukça ciddi bir suçlama olabilir. Şirketin Şubat ayındaki yatırımcı toplantısında McMahon’a Punk’ın durumu sorulduğunda, Punk’ın “şirkette bir ara verdiğini” söylemişti. Oysa gerçek şu ki, şirket Punk’ı resmî olarak askıya almıştı. Bu tür yatırımcı toplantılarında şirketlerin yasal olarak doğru bilgi vermesi gerekir. WWE zaten son dönemlerde ABD yayın hakları konusunda yatırımcıları yanlış yönlendirdikleri iddiasıyla açılmış bazı davalarla karşı karşıya. Bu konu da o davalara eklenebilir. Tıbbi konular en ciddi olanlardı ama en çok ilgi çekenler bunlar olmadı. Yine de WWE basına yanıt verirken sadece bu konuya değindi:

“WWE, yeteneklerinin sağlığı ve refahını çok ciddiye alır ve ülkenin en saygın hekimlerinden biri olan Dr. Joseph Maroon’un liderliğinde kapsamlı bir Yetenek Sağlık Programı yürütmektedir,” diye belirtti bir WWE yetkilisi Yahoo.com’a.




Ancak Punk röportajında Dr. Maroon’un adını bir kez bile anmadı. Dahası, şikâyet ettiği tıbbi tedavilerin hiçbirinde Maroon’un rolü yoktu. Ancak çok daha çarpıcı bazı açıklamalar da vardı. Punk, WWE’nin sağlık ekibini, ölümcül olabilecek ciddi bir staf enfeksiyonunu yanlış teşhis ettikleri ve tedavi edemedikleri için açıkça suçladı. Üstelik bu sağlık sorunları, kendisine telif ücretlerinin ödenmemesi ve bir yıl boyunca başka yerde güreşmesini engelleyen rekabet yasağı maddesi gibi konular yüzünden şirketi dava açmadan resmen alt ettiğini de ortaya koydu. “İstediğim her şeyi aldım, hatta fazlasını,” dedi. Bu uzlaşma, tüm alacak telif ücretlerini, WWE’nin talep ettiği bir yıllık rekabet yasağı maddesinin tamamen iptal edilmesini, WWE’den ek bir maddi ödeme almasını ve sözleşmesi sona ermiş olmasına rağmen yeni video oyununda yer aldığı için 2K Sports’tan gelen yüklü bir çeki de kapsıyordu.


Manşetlere en çok konu olan şey, Punk’ın bir Federal Express mektubuyla kovulduğu ve bunun da düğün günü olan 13 Haziran’da gerçekleştiğiydi. Bu zamanlama WWE’yi oldukça kötü gösterdi ve eşi (AJ Lee) hâlâ şirket için çalışıyor ve balayısı ile düğünü için izin almışken, o mektubu gönderen departmanın o tarihi bilmediğini iddia etmeleri mümkün değildi. Üstelik Punk, düğünden iki gün önce Triple H’ye bu durumu söylediğini belirtti. Şirketin Punk’ı kovduğu gün, Evan Bourne, JTG, Curt Hawkins, Teddy Long ve Camacho gibi isimler de serbest bırakılmıştı. Ancak önemli olan şu ki, bu isimlerin tamamı kamuoyuna duyuruldu, şirketin internet sitesinde açıklandı. Punk’ın serbest bırakılması ise gizli tutuldu ve kamuoyunda sözleşmesinin birkaç hafta sonra kendiliğinden sona erdiği varsayıldı. Fakat gerçekte, Punk sözleşmesinin bitmesine sadece birkaç hafta kala kovuldu. Bu da, şirketin onunla ilgili son sözü söylemek istediğini, dolayısıyla bu zamanlamanın ya şirket içi iletişimsizlikten, ya departman başkanının unutkanlığından, ya da kasıtlı bir karardan kaynaklandığını düşündürüyor. Mektupta sadece işten çıkarıldığı değil, aynı zamanda telif gelirlerinin kesileceği ve UFC ile tüm güreş organizasyonlarını kapsayan bir yıllık rekabet yasağı maddesinin de devreye gireceği bildiriliyordu. Eğer sözleşmesi doğal yoldan sona erseydi, Punk dilediği yerde güreşebilirdi.



Paul Levesque (Triple H), Punk’ı düğünden iki gün önce aramıştı. Punk da evleneceğini belirtmiş, balayından döndükten sonra detaylıca konuşabileceklerini söylemişti. Kovulma bildirisini gönderen departman Levesque’ün departmanıydı. Vince McMahon, 1 Aralık’ta WWE Network’te Steve Austin’le yaptığı röportajda Punk hakkında gelen soruları geçiştirmek istedi. Sadece Punk’ın geri dönmesini istediklerini ve bir gün bunun olmasını umduğunu söyledi. Düğün gününde gönderilen işten çıkarma mektubu içinse bunun sadece bir tesadüf olduğunu iddia etti:

“Özür dilemek isterim,” dedi McMahon. “Büyük bir şirkette, hukuk departmanı ile yetenek ilişkileri departmanı ne yaptığını bilmeyebilir. O, düğün gününde işten çıkarılma belgelerini aldı ve bu bir tesadüftü. Şahsen özür dilemek istiyorum.”


McMahon, şirkette daha önce çalışan birçok kişinin zamanında çeşitli sözler söylediğini ama sonunda geri döndüğünü belirtti:

“Kirli çamaşırları kamuya sergilemeyeceğim,” dedi McMahon. “Geri dönüp baktığında pişman olacağı çok şey olabilir ve umarım bir gün tekrar bir araya geliriz. Sen (Austin) ve ben tekrar bir araya geldik, Hogan da öyle, Ultimate Warrior da... Ben seyirciye istediklerini vermeye çalışırım, iş açısından en iyisini yapmaya çalışırım.”


Punk’ın ayrıca 12 Rounds 2 filmiyle ilgili bir konuşmayı da anlattığı dikkat çekti. Başrolde oynaması teklif edilmişti, fakat ertesi gün internette Randy Orton’un rolü aldığını okudu. Punk’a bu teklif yapıldığında filmin çekimlerinin kasım ayında olacağı söylenmişti. Bu da Avrupa turuyla aynı zamana denk geliyordu ve Punk o sırada şampiyondu. O yüzden şirketin onu o turdan muaf tutmayacağını düşünmüştü. Ancak ev şovlarından kurtulmak ve biraz dinlenmek için bu fırsatı memnuniyetle kabul edeceğini de ekledi.


(Paragrafın sonunda geçen Yoshi Tatsu, Brodus Clay, Camacho, Aksana, Drew McIntyre, Jinder Mahal ve hakem Marc Harris de bu süreçte işten çıkarılan diğer isimlerdi.)


Dikkat çeken şey şu ki, o dönemde işten çıkarılan tüm isimler —ve bu, hem kamuoyuna açıklanan hem de şirketin internet sitesinde yer alan eksiksiz listedir— halka açık şekilde duyurulmuşken, Punk’ın serbest bırakılması gizli tutuldu. Herkes onun sözleşmesi birkaç hafta sonra sona ereceği için zaten ayrılacağını varsaydı. Ancak gerçek şu ki, sözleşmesinin bitmesine sadece birkaç hafta kala kovulmuştu. Bu da şirketin son sözü söyleme ihtiyacı hissettiğini ve zamanlamanın ya iletişimsiz bir departmanın, hafızası zayıf bir departman başkanının işi olduğunu ya da düğün gününden sadece saatler önce, hem işten çıkarıldığını hem de telif haklarının kesileceğini ve UFC dahil tüm profesyonel güreş organizasyonlarını kapsayan bir yıllık rekabet yasağı uygulanacağını bildirme kararı olduğunu düşündürüyor. Oysa sözleşmesi doğal şekilde sona erseydi, Punk istediği yerde çalışmakta serbest olacaktı.


Paul Levesque (Triple H), Punk’ı düğünden iki gün önce aramıştı ve Punk da iki gün sonra evleneceğini söyleyip, balayından döndüğünde gerekirse uzun uzun konuşabileceklerini belirtmişti. Bildirimi gönderen departman da Levesque’ün başında olduğu departmandı. Vince McMahon, 1 Aralık’ta WWE Network’te Steve Austin’le yaptığı röportajda Punk hakkında sorulan sorulara açık cevaplar vermek istemedi. Sadece Punk’ın geri dönmesini arzuladıklarını ve bir gün bunun olmasını umduğunu belirtti. Ayrıca, düğün gününde gönderilen işten çıkarma mektubu için bunun yalnızca bir tesadüf olduğunu öne sürerek özür diledi:

“Özür dilemek isterim,” dedi McMahon. “Büyük bir şirkette, hukuk departmanındaki insanlar, yetenek ilişkileri departmanının ne yaptığını bilmeyebilir. O, evlendiği gün işten çıkarılma belgelerini aldı ve bu sadece bir tesadüftü. Şahsen özür dilemek istiyorum.”

McMahon, zaman içinde şirketle çalışmış birçok kişinin geçmişte çeşitli sözler söylediğini, ama daha sonra geri döndüklerini ifade etti:

“Kirli çamaşırları kamu önünde sergilemeyeceğim,” dedi McMahon. “Geriye dönüp baktığında pişman olacağı pek çok şey olabilir ve umarım bir gün tekrar bir araya gelebiliriz. Sen (Austin) ve ben bunu yaptık, Hogan, oh kardeşim, Ultimate Warrior... Ben seyirciye istediklerini vermeye çalışırım; iş açısından en iyisini.”


Punk ayrıca “12 Rounds 2” filmiyle ilgili bir konuşmadan da bahsetti. Filmde başrol oynaması teklif edilmişti, fakat ertesi gün internette Randy Orton’un rolü kaptığını okudu. Punk, teklifi aldığında çekimlerin kasım ayında yapılacağını, bunun da Avrupa turuyla çakıştığını söylemişti. O sırada şampiyondu ve şirketin onu o turdan muaf tutacağını düşünmüyordu. Yine de ev şovlarından bir süreliğine uzak kalmak ve biraz nefes almak adına bu fırsatı memnuniyetle kabul edeceğini belirtti.


Punk, Levesque’in (kendisine “HHH” diyordu) Avrupa turunun tarihlerini bilmediğini söyledi ve bu konu gündeme geldiğinde Levesque’in Kasım ayında olmadığını inkâr ettiğini belirtti. Oysa bu turların her zaman Kasım ayında yapıldığı düşünülürse, Levesque’in bu durum karşısında —Punk’ın anlatımı doğruysa— pek de bulunduğu pozisyona yakışır bir izlenim bırakmadığı söylenebilir. Bu, hikâyenin kilit noktalarından biri. Levesque, şirketin güreş operasyonlarının başına geçmesi için hazırlanıyor. Wall Street, Vince McMahon dışında birinin bu şirketi yönetebileceğine dair zaten şüpheyle yaklaşıyor — hele ki iş dünyasından gelmeyen biri söz konusuysa daha da fazla. Bu yüzden Vince McMahon ve WWE’nin, Levesque’in itibarını koruması şart; aksi takdirde, onun bu görev için yetersiz ya da yanlış kişi olduğu algısı oluşabilir.


Açıkça söylemek gerekirse, burada bir şeyler tutarsız. Ya o konuşma anlatıldığı gibi gerçekleşmedi, ya Levesque Avrupa turunu unuttu —ki eğer Punk konuyu açtıysa bunu hemen hatırlaması gerekirdi (bu da mantıklı değil; yıllardır aynı Kasım ayında yapılan Avrupa turunu unutmak, SummerSlam’ın Ağustos’ta ya da Royal Rumble’ın Ocak’ta olduğunu unutmak gibi olur)— ya da turu biliyordu ama sırf inat uğruna Punk bunu söyleyince inkâr etti. Bu da mantıklı değil. Yukarıdakilerden hangisi doğru bilmiyorum ama son seçeneğe inanmak zor. Ancak ilk seçenek dışında kalan tüm ihtimaller, Levesque’in mevcut pozisyonuna zarar verecek türden.



Düğün gününe dair haberin manşetlere taşınması şirketi son derece küçümseyici ve gereksiz bir intikam duygusuyla hareket eden bir konumda gösterdi. Muhtemelen Levesque, Punk’ı iki gün önce arayarak işten çıkarıldığını söylemek istiyordu ama Punk bu konuşmayı savuşturdu. Belki de asıl tesadüf buydu: O gün bu görüşmeye vakti olmadığını söyleyip telefonu geçiştirdi, şirket de bildirimi FedEx yoluyla gönderdi. Normalde işten çıkarma günü bir yetenek ilişkileri sorumlusu telefonla haber verir, hukuki belgeler ise sonradan gelir; dolayısıyla McMahon’un anlatımı bu açıdan tutarsız. Ayrıca WWE, Punk’ın serbest bırakıldığını asla duyurmadı — oysa Alberto Del Rio gibi isimlerin bile işten çıkarılması kamuoyuna açıklanmıştı. Bu da intikamcı bir tutum ihtimalini güçlendiriyor.


Düğününden sadece birkaç saat önce işten çıkarıldığını bildiren bir mektup göndermek ise, en kötü ihtimalle kasıtlı bir kötülük (intikam), en iyi ihtimalle ise düpedüz beceriksizliktir. Çünkü AJ Lee’nin düğün ve balayı izni talebi nedeniyle yetenek ilişkileri departmanı bu tarihten haberdardı ve Punk, Levesque’e iki gün önce doğrudan bunu bildirmişti.

Gerçekte, işten çıkarılma sadece bir formaliteydi. Taraflar zaten bir çıkmaza girmişti ve Punk’ın üç yıllık sözleşmesi bir ay sonra sona erecekti. Ancak sürpriz olan, gelen mektubun sadece beklenen sıradan bir işten çıkarma bildirimi olmamasıydı; mektupta sözleşme ihlali nedeniyle işine son verildiği belirtiliyordu. WWE, tıpkı Alberto Rodriguez’in (Del Rio) durumunda olduğu gibi, sözleşme ihlali gerekçesiyle ürün satış gelirlerini elinde tutma hakkına sahip olduğunu iddia etti. Bu, beklenebilir bir durumdu. Ancak WWE’nin, bundan sonra da kendisine hiçbir ürün satış geliri ödemeyeceğini iddia etmesi (bu iddiaya, Punk’ın bir yıl önce kendisine kesilen ve unuttuğu için bozdurmadığı büyük bir çekin yeniden düzenlenmesini istemesi, ancak şirketin bunu reddetmesi ve haftalarca yaptığı telefonlara cevap vermemesi de dâhildi) ve buna ek olarak dünya çapında bir yıllık bir rekabet etmeme (non-compete) maddesi sunması, muhtemelen Punk’ın beklemediği şeylerdi. Üstelik bu madde sadece profesyonel güreş için değil, özellikle UFC ve MMA’i de kapsıyordu. Bu şartlar kendisine düğününden sadece birkaç saat önce bildirilmişti.



Maddenin tam metnini bilmiyorum ama 2004 yılında WWE’den serbest kalmak için 2010 yılına kadar geçerli olacak şekilde dünya çapında bir rekabet etmeme sözleşmesi imzalayan Brock Lesnar’ın anlaşması o kadar geniş kapsamlıydı ki, mahkemeye taşınsaydı geçerli sayılması mümkün değildi. Maddenin ifadesi o kadar genel yazılmıştı ki, Lesnar’ın bir filmde güreşçi ya da dövüşçü rolünde oynaması bile engellenebilirdi. Rodriguez’in anlaşmasında da benzer bir madde bulunuyordu. Punk, WWE’nin kamuoyuna sürekli olarak UFC ile rekabet içinde olmadığını iddia etmesine rağmen, birçok rekabet etmeme maddesinde UFC’nin açıkça “rakip” olarak listelendiğine dikkat çekerek bu durumun büyük bir çelişki olduğunu belirtti. McMahon, Steve Austin’e yaptığı açıklamada, televizyondaki her türlü eğlence içeriğinin kendileri için rekabet olduğunu söylese de, MMA’nın (özellikle Lesnar ve belki Punk gibi isimlerin dışında) All-American düzeyinde kolej güreşçilerini kendi eğlence türlerine çekme konusunda da rekabet içinde olması, aynı canlı etkinlik ve PPV kitlesine hitap etmesi (örneğin UFC, WWE’nin sık düzenlediği arenalarda kısa süre önce şov yaptığında WWE’nin seyirci sayılarının önemli ölçüde düştüğü gözlemlenmişti; aynı şekilde, büyük bir UFC şovundan bir veya sekiz gün sonra düzenlenen WWE PPV’leri beklenen düzeyin altında kalmıştı) bu durumu geçersiz kılıyor.


Şunu da belirtmek gerekir ki, Jim Ross’un sunucu olarak aldığı rekabet etmeme maddesinde UFC ya da MMA hiç yer almamıştı. Ross’un uzun süreli tazminat paketi ve yaklaşık on aylık rekabet yasağı esas olarak onun TNA’e gitmesinden duyulan korkudan kaynaklanıyordu. Şirket, UFC’ye dair böyle bir endişe göstermemişti. Yani WWE’nin 2013 sonları itibarıyla TNA’i asıl rakibi olarak gördüğü, en azından o dönemde, fiili tutumlarından anlaşılabilir.


Son zamanlarda Punk ve MMA hakkında birçok söylenti dolaşıyor. Birkaç hafta önce Rener Gracie ile yaptığı bir videoda yerde yuvarlanırken görülmesi, Punk’ın Metamoris’te dövüşmeye ilgi duyup duymayacağı sorularını gündeme getirdi. MMA çevresinden “Frontrow Brian”, Punk ile UFC arasında müzakereler olduğunu dile getirdi ve gelen tüm bilgilere bakılırsa bu söylentilerin boşuna olmadığı görülüyor. Kesin olarak söyleyebilirim ki Bellator da Punk’a ciddi şekilde ilgi duyuyor. Şu anda MMA dünyasında herkesin bildiği oyun, bir zamanlar uzaklaşmış olan sıradan izleyiciyi yeniden kazanmak. Bunu yapmak için tanınmış isimlere ihtiyaç var. Aynı zamanda yeni isimler yaratabilmeniz de gerekiyor ama Brock Lesnar ve son zamanlarda Bobby Lashley örneklerinde olduğu gibi, profesyonel güreş izleyicisinin — ki bu önemli bir televizyon kitlesidir — tanıdıkları ve ilgilendikleri biri yer aldığında MMA etkinliklerini izlediği kanıtlanmış durumda. Ancak bu ilgi büyük bir organizasyonda olması koşuluyla işe yarar; çünkü Dave Bautista gibi daha küçük bir grupla çalışanlar fazla ilgi görmedi. Aynı sebeple şu anda MMA’nin Alberto Rodriguez (Del Rio) ile de ilgilendiği biliniyor.


Punk’ın yaptığı röportaj bazı insanları memnun ederken birçok kişiyi de öfkelendirdi. WWE içinde neredeyse herkes bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapmaktan kaçındı; istisnalar Ryan Reeves (Ryback) ve yapımcı olan eski güreşçi Brian James (Road Dogg) oldu. Punk, “steroidci adam” olarak tanımladığı Reeves’i tehlikeli biri olarak nitelendirdi ve hayatından 20 yıl çaldığını, birçok sakatlığının sorumlusunun Ryback olduğunu öne sürdü. James ise Twitter’da daha temkinli bir yaklaşım sergileyerek, her hikâyenin iki tarafı olduğunu ve yalnızca bir tarafı duyduğunu söyledi.


Bize aktarılanlara göre WWE kadrosundaki pek çok kişi Punk’ın söylediklerinin bazı kısımlarını çok sevmişti, ancak elbette herkes değil. Birçok kişi onun, son üç yılda birkaç kişi dışında herkesten daha iyi bir şekilde planlanmış olmasına rağmen, aldığı senaryolardan şikâyet etmesinden hoşlanmadı. Punk’ın 2013’te Rock, Undertaker ve Brock Lesnar’a karşı maçlarda yenilmesinden şikayet etmesine karşın, birçok güreşçi böyle bir fırsatı memnuniyetle kabul edeceklerini düşünüyorlardı: Rock ile iki kez çalışmak, ardından WrestleMania’da Undertaker ile, SummerSlam’de Lesnar ile ringe çıkmak çoğu güreşçi için büyük bir fırsat olurdu. Önemli bir isim, Punk’ın sağlıkla ilgili meselelerde ve bazı diğer konularda haklı yanları olduğunu kabul etse de, röportajın genel olarak “üzümün çöpü, armudun sapı” tarzı bir sitem havası taşıdığını söyledi.


Birçok kişi Punk’ın WrestleMania’da HHH ile eşleştirildiği için şikâyet etmesini yersiz buldu; sonuçta bu, ana maçlardan biri olurdu ve bolca tanıtım süresi sağlanırdı. McMahon, Austin’in podcast’inde artık WrestleMania’da sadece tek bir ana maç olmadığını söylese de, Punk buna karşılık olarak “tek gerçek ana maçta yer alan isimlerin diğer herkese kıyasla çok daha fazla kazandığını” dile getirmişti. Bazıları Punk’ın Rock, Undertaker ve Lesnar’a kaybetme konusundaki şikayetlerinin onu kötü gösterdiğini düşündü. “Her hikâyenin iki yüzü vardır” sözü başka kişiler tarafından da tekrarlandı ama genel kanı, Punk’ın WWE’de yaşadıklarıyla ilgili söylediklerinin birçok kişi için geçerli olduğuydu — tek fark, Punk’ın diğer çoğundan daha fazla para kazanmış olması ve bunları açık açık söyleyecek cesareti göstermesiydi.


Bazı büyük WWE isimlerini tanıyan bir kişi, Punk’ın söylediklerini tekrar eden birkaç kişi dışında genel hissiyatın, Punk’ın Ryback hakkındaki yorumlarının profesyonellik dışı ve ucuz olduğu yönünde olduğunu belirtti. Kimse Ryback’in Punk’a olabildiğince sert vurduğuna veya kaburgalarını bilerek kırdığına inanmıyordu. Yine de Punk’ın durumu nasıl ele aldığı konusunda bir deha olduğu yönünde bir görüş hakimdi. Bazı kişilerde Colt Cabana’ya karşı da büyük bir nefret vardı (nedenini anlamıyorum). Bazıları Punk’ın röportajı “içinde ukde kalmış, buruk bir adam” gibi verdiğini düşündü. Yaralanma konusundaysa neredeyse kimse Punk’a sempati duymuyordu; çünkü tam zamanlı çalışan her ana kademe güreşçinin uzun bir sakatlık listesi olduğu gerçeğini herkes biliyordu.


Çoğu kişi, Punk’ın FOX’ta Chael Sonnen’ın ringe yürüyüşüne eşlik etmesine izin verilmemesini, ama HHH’in Floyd Mayweather’ın ringe yanında çıkmasını çifte standart ve tamamen saçma buldu (bu olay Mayıs 2013’te gerçekleştiğinde bunu birçok kişiden duymuştum). Bu olayın kurgu (work) olabileceğini öne süren kimse olmadı. Çoğunluk, Punk’ın WrestleMania 29’un ana etkinliği için Rock, Cena ve kendisinin yer aldığı bir üçlü maç önerisinin kötü bir fikir olacağını düşündü. Aynı zamanda Punk’ın, o yılki WrestleMania’da ana etkinlikte yer almayı hak etmediği konusunda da genel bir fikir birliği vardı — çünkü o kadar büyük ilgi görmediği düşünülüyordu. Orton vs. Batista maçına gelince, Batista birçok kişi tarafından çok seviliyor (Batista gerçekten havalıdır, bunu söyleyebilirim; ancak taraftarların sesli olan kesimi Daniel Bryan’ı ana etkinliğe sokabileceklerini düşünüyordu ve Batista’yı bu yolda bir engel olarak gördüler, zamanlama Batista için talihsizdi, ama sonunda bu planı gerçekten başardılar). Yaratıcı ekibin, o dönem hem Batista’yı hem de diğer gelişmeleri yanlış yorumladığı düşünülüyordu.



Ancak aynı zamanda, Punk’ın WrestleMania için sunduğu fikirlerin şirketin yararına değil, sadece Punk’ın çıkarına uygun olduğu yönünde görüş hâkimdi. Şirket içindeki isimlerin büyük kısmı Paul Levesque’in (HHH) arkasındaydı. Punk’a çok yakın bir kişi dışında, söylediklerinin tamamına yüzde 100 katılan kimse yoktu. Ama herkes biliyordu ki, onunla ilgili kamuoyuna yönelik herhangi bir eleştiride bulunmak — birkaç dokunulmaz isim dışında — kariyer intiharı anlamına gelirdi. Punk’ın Cabana ile yaptığı röportajda, Vince McMahon özellikle UFC hakkında yapılan bir konuşmada dünyadan kopuk biri gibi tasvir ediliyordu. Punk, 2011 yılında kariyerinin en büyük çıkışını yaptığı dönemde HHH’in onu sebepsizce yenmesini ağır şekilde eleştirdi. The Rock, Undertaker ve Lesnar’a kaybetmiş olmasına belli ölçüde içerlemiş olsa da, onu en çok rahatsız edenin HHH’e kaybettiği maç olduğu açıkça görülüyordu. Bu, mantıken açıklanması en zor olan kayıptı. O dönem için açıkça yanlış bir karardı ve geriye dönüp bakıldığında hâlâ yanlış görünmeye devam ediyor.


Punk, sözleşmesinin Temmuz 2011’de sona erdiğinde "kapıdan çıkmıştım, yeniden imzalamayacaktım" dedi. Sonrasında nasıl fikir değiştirdiğini ve üç yıllık yeni bir sözleşmeye nasıl imza attığını anlatırken, bunun Vince McMahon ile yaptığı bir toplantı sırasında gerçekleştiğini söyledi:

“Yeniden imzalamam için beni ikna etti diyemem. Kendi kendimi ikna ettim,”

“Bazı şeyler için kırgın olmakta bir sakınca yok. Ama eninde sonunda çalışıp bunları aşmanız gerekir. (WWE kariyerimde) birkaç parlak an vardı ama hâlâ bugün bile beni etkileyen bazı şeyler de var.”


McMahon ise Punk’ın podcast’ini dinlemediğini belirterek şunları söyledi:


“Dinlemedim,” dedi McMahon. “Çok fazla küfür kullandığını duydum. Söylediği birçok şey varmış. Bu onun bakış açısı. Her hikâyenin iki tarafı vardır.”


Austin, Punk WWE’den ayrıldıktan sonra Vince McMahon ile yeniden konuşmasını sağlayan kişinin Jim Ross olduğunu ve bu sayede geri dönüşünün gerçekleştiğini belirtti. Belki de Vince’in artık Jim Ross’a sahip olmamasının bir problem olduğunu söyledi.


Punk şöyle dedi:

“Biliyorum, benimle uğraşmak kolay değildi, nazik biri de değildim. Berbattım. Mutsuzdum. Siktir et, kendimi mutlu ettim. Gittim. Bu kolay bir karar değildi ama uzun zamandır gelmekte olan bir karardı.”

McMahon ise şu yorumu yaptı:

“Punk’ın iletişim becerileri sınırlı,” dedi Vince. “Biraz içine kapanık biri. Eğer bir JR (Jim Ross) olsaydı, bence işleri yoluna koyabilirdik. Ama olmadı. İşin içine avukatlar girince, her şey boka sarar.”

Punk, kendisinin ayrılığıyla ilgili ortaya atılan söylentilere değindi: Hikâyelerden memnun olmaması, fiziksel olarak yıpranmış olması, 2014 WrestleMania ana etkinliğinde yer almaması nedeniyle sinirlenmesi, HHH’e (Levesque) karşı planlanan maça kızması...

“Tüm bunlarda bir nebze doğruluk payı var ama ayrılık kararımı etkileyen tek bir büyük neden olduğunu söyleyemem. Bu kararı vermeme neden olan en büyük şey sağlığımdı.”

Punk, 2011’de Las Vegas’ta yaptığı ve kariyerinin en çok konuşulan promosu haline gelen “pipe bomb” teriminden zamanla nefret etmeye başladığını söyledi.

“Belki kabullenmem gerekirdi ama artık kulağa ukalaca geliyor,” dedi.

“Herkes benimle röportaj yapmak istiyordu, GQ dergisi, USA Today’in kapağı... Bana sponsor olmak isteyen ciddi firmalar vardı. UFC çılgınlığı yaşanıyordu. İnsanlar bu şirketleri tanıtmak için deli paralar kazanıyordu. Masamda oldukça yüksek teklifler vardı.”

WWE’ye geri dönerken, Vince’ten birkaç özel istekte bulunduğunu da anlattı. Bunların arasında bağımsız güreş döneminde kullandığı giriş müziği “Cult of Personality”nin kullanım hakkının alınması dışında; yeni bir saç stili, yeni bir görünüm, MMA tarzı dövüş şortları giymek ve sponsorlara sahip olmak gibi talepler vardı.

“Bunu hak ettiğimi hissettim,” dedi. “Ürüne yeni gözleri çektim.”

Ancak Vince, bu istekleri reddetti çünkü Raw’u sponsor eden firmaların buna sinirleneceğini söyledi. Bu gerekçede muhtemelen bir doğruluk payı olsa da, Punk’ın önerdiği tarz MMA sahnesinde televizyon yayınlarının başlangıcından beri vardı ve NASCAR gibi birçok ana akım sporda da yaygındı. Vince ayrıca diğer güreşçilerin de bu duruma sinirleneceğini belirtti.


“Bu benim savaşım değildi ve konuyu kapattım,” dedi Punk.



Bir yıl sonra Brock Lesnar WWE’ye döndü, dövüş şortlarıyla ve sponsorlarla. Punk, Lesnar’a bu konuda hiç kızmadığını, muhtemelen UFC’deyken uzun vadeli anlaşmalar yaptığı sponsorlarla geldiğini söyledi. Punk, kendi fikrinin güreşçiler için yeni bir gelir kapısı açabileceğini düşündüğünü belirtti.

“Hâlâ o mentalitedeydim. Herkesin yararına bir şey yapmak istiyordum. Sonra Brock bunu elde etti, hem de Vince’ten tek bir açıklama bile gelmeden. Vince’in yanına gittim. Sadece kıvırmaya çalıştı,” dedi Punk.


Punk, 2011’den bu yana John Cena’yı merchandise (ürün) satışlarında geride bırakan kimsenin olmadığını, ancak kendisinin bunu başardığını da vurguladı. Gerçekten de 2011’de kısa bir süreliğine Punk’ın ürün satışları Cena’yı geçmişti. Uzun zamandır kimse bu başarıya yaklaşamamıştı. Punk, WWE kariyeri boyunca şirketin en çok ürün satan ikinci ismi oldu (babyface olduğu dönemlerde bu rakamlar yüksekti, heel olduğunda ciddi düşüş yaşandı) ve bu “ikinci sırada” ciddi bir farkla yer alıyordu – üçüncü sıradakiyle arasında uçurum vardı.


Punk WWE’den ayrıldığında, içeride birçok kişinin tepkisi “Zaten uğraşması zor biriydi, bilet satıcısı da değildi ama bir ton tişört sattığı için değerliydi” şeklindeydi. Sonraki hikâye oldukça ilginç çünkü o dönemde çok konuşulmuştu: Chael Sonnen, Punk’a 26 Ocak 2012’de Chicago’da FOX’ta gerçekleşecek Michael Bisping maçı için onunla birlikte kafese yürümesini teklif etti. Bu etkinlik, Royal Rumble’dan bir gün önceydi ve o PPV’de Punk, WWE şampiyonluğunu The Rock’a kaybedecekti. Punk bu teklifi kabul etti. Ancak Vince McMahon, Punk’a bunu yapamayacağını, hatta o geceki UFC etkinliğine gitmesini bile istemediğini söyledi. Yine de Punk etkinliğe katıldı.


Punk, Sonnen kazansa da kaybetse de, herkesin onun köşede olmasını konuşacağını, ulusal televizyonda yer alacağını, bu durumun Royal Rumble’a geç gelen PPV satışlarına katkı sağlayabileceğini düşündüğünü belirtti. Ayrıca Chicago’da olduğu için seyirciden muazzam bir tepki alacağını söyledi. Gerçekten de bir tepki alırdı. UFC izleyicileri, tıpkı boks izleyicileri gibi, köşedeki kişileri tanıyabilir ama genelde tepkiler çok büyük olmaz. Belki bu istisna olabilirdi. Punk’ın iddiasına göre McMahon bunu reddetti ve konuşmaları sırasında UFC’yi barbarca bulduğunu, birinin öleceğini söyledi. Punk ise buna karşılık olarak “Owen Hart” adını verdiğini iddia etti. Gerçek şu ki; şimdiye dek güreş ringlerinde ve boks ringlerinde çok daha fazla ölüm ve ciddi sakatlık yaşandı. UFC’de ise bugüne kadar ölüm yaşanmadı, 21 yıl boyunca bu alanda ölüm neredeyse yok denecek kadar az. Belki gelecekte, örneğin tehlikeli bir kilo kesme süreci nedeniyle bir ölüm yaşanabilir ama dövüşten kaynaklı ciddi yaralanmaların sayısı, güreşe kıyasla çok daha az. WWE’de bir gün başka bir ölüm yaşanabilir ama UFC’deki sağlık sorunları genellikle diz, bel, omuz ve dirsek problemleri şeklinde oluyor; ölüm değil.



Punk, Vince’e insanların WWE ürününü zaten korkunç ve barbarca bulduğunu hatırlattığını söyledi. Vince’in ise ona, “Kadınların dövüşeceğini biliyor musun?” dediğini, kendisinin de “Evet, bu dünyanın en havalı şeyi olacak, göreceksin,” şeklinde cevap verdiğini anlattı. Punk, Vince’in dünyadan koptuğunu düşündüğünü belirtti.

“(UFC’de köşede yer almam) Rumble için daha fazla tanıtım olurdu, ürüne daha fazla göz çevrilirdi, memleketimden insanlar çıldırırdı. Ama bir hafta sonra – aslında bu olaydan üç ay sonra, 5 Mayıs 2012’de Las Vegas’ta yapılan Miguel Cotto – Mayweather maçında – HHH, Mayweather’ın köşesinde yürüdü,” dedi.


Bu konu başlığında büyük bir çelişki var. Vince’in UFC’yi barbarca bulduğu söyleniyor, oysa yıllar önce Pride’ı satın alma girişiminde bulunmuş ve kendi MMA organizasyonunu kurması için insanlara araştırma yaptırmıştı. Hatta bir dönem UFC’yi satın alma ihtimalini bile değerlendirdiler. Kendi MMA organizasyonunu kurmaktan vazgeçtiğinde gerekçe asla "barbarlık" değildi. Asıl sorunu, yatırımları koruyamamak üzerineydi: Yani, en karizmatik dövüşçüler yanlış zamanda kaybedebilir ve bu durumda yapılan tüm pazarlama çöpe giderdi. 2007’de UFC popülerliğini artırıp birçok demografide WWE’yi geride bırakırken de aynı şeyi söyledi: UFC iş modeli sürdürülemez, çünkü birine büyük paralar yatırırsınız ve sonra kaybederse tüm yatırım boşa gider.



Ancak Vince’in kaçırdığı nokta şuydu: Boksun aksine, UFC'nin izleyici kitlesi güreş temelli olduğu için, bir yenilgi bir dövüşçünün pazarlanabilirliğini yok etmez. Tüm bu olay yaşandığında, bana Vince’in asıl sebebinin şu olduğu söylendi: WWE Dünya Şampiyonu'nun, UFC’nin FOX programında yer alıp büyük bir yıldız gibi tanıtılmaması veya tanınmaması onu rahatsız etmişti. Ama gerçekte, Punk’ın Sonnen’ın köşesinde yer alması halinde %80 veya daha yüksek bir ihtimalle tanınacağı neredeyse kesindi. Aynı yıl içinde Punk, UFC etkinliklerine katıldığında televizyon ekranlarında birçok kez tanındı. Fakat Vince bunun farkında değildi.


Punk’ın Vince’e atfettiği bu sözler, onun artık çağın gerisinde kalmış yaşlı bir adam gibi görünmesine neden oldu. Bu, Punk’ın tüm açıklamaları arasında en çok konuşulan konulardan biri oldu. Ancak yüzeyde bir tutarsızlık var gibi görünüyor. Ocak 2012’de Vince McMahon UFC’de kadın dövüşçüler olacağını nereden biliyordu? O dönemde Dana White ve Lorenzo Fertitta’ya bu soru sık sık soruluyordu ve verdikleri yanıt hep aynıydı:


“UFC’de kadın dövüşçüler asla olmayacak.”


Kadınların UFC'de dövüşmesi ve Ronda Rousey hakkındaki haberler, bu konuşmanın üzerinden neredeyse 11 ay geçtikten sonra, ancak Kasım ortasında gündeme geldi. Elbette, Dana White ve Fertitta'nın halka açık şekilde reddetmesine rağmen bunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyordum. Ayrıca, Showtime/UFC anlaşması, UFC'nin Strikeforce'tan herhangi birini transfer etmesine izin vermiyordu. Rousey – ki kadınlara ilgi duymalarının tek nedeni oydu – o sırada Strikeforce'taydı. UFC'nin Rousey'yi ve kadın bölümünü transfer edebilmesi için Showtime ile TV anlaşmasını yenilememesi gerekti. Ancak tüm bunlar, bu konuşmadan aylar sonra gerçekleşti.


Eğer biri Mart başını (konuşmadan bir ay sonrasını) yakından takip ettiyse, belki bir mantık kurulabilir. O hafta, Rousey ile Miesha Tate'nin ilk maçı Columbus'ta yapılmıştı. Bazıları McMahon'ın bu maçı kastettiğini ve UFC ile Strikeforce arasındaki farkı bilmediğini söylüyor – ki aynı kişilerin sahibi olduğu iki organizasyon – ancak bu ancak bir ay sonrası için mantıklı olurdu. Rousey-Tate maçının tanıtımı, maç haftasına kadar yapılmamıştı. MMA'dan hiç anlamayan, hatta sporlarla ilgilenmeyen birinin böyle bir maçtan iki ay önce haberdar olma ihtimali neredeyse sıfırdı. Hele ki McMahon'ın Rousey'yi 2014 SummerSlam civarına kadar tanımadığı düşünülürse... Geçen yıl SummerSlam için Rousey önerildiğinde, McMahon ve Levesque'nin onu tanımadığı söylenmişti. Tabii şimdi tanıyorlar, çünkü Rousey Stephanie ile ice bucket challenge yaptı, backstage'de ağırlandı ve şovda tanıtıldı.


Yine de, UFC'nin barbarca olduğunu ve insanların öleceğini düşünen Vince McMahon'ın, Dana White'ın kadınlara ilgi duymasını sağlayan maçtan iki ay önce bunu fark etmesi, potansiyeli görmesi ama sonra bunu neredeyse herkesten saklaması ilginç. McMahon'ın Rousey'yi duyup UFC'de olduğunu varsaydığı fikri de tutarlı değil. Rousey'nin ilk büyük ana akım çıkışı ESPN Body Magazine kapağıydı ve o da aylar sonra gerçekleşecekti.


HHH'nin Mayweather'ı ringe yürütmesi ve HBO yayın ekibi tarafından tamamen görmezden gelinmesi beklenen bir şeydi. HBO'nun boksörler ve ünlülere yaklaşımını bilen biri için bu normaldi (Justin Bieber gibi gerçek ünlülere ilgi gösterirler ama güreşçileri asla anons etmezler). HHH ilk değildi, ama muhtemelen Dwayne Johnson veya Hulk Hogan olsaydı farklı olurdu. Sonuçta yayında HHH'yi "hiçbir" gibi göstermek kesindi – ve öyle oldu. Yine de bunu yaptı. Hatta, McMahon'ın Punk'a söylediklerini bilen birkaç kişi, tam da bu olayı dalga konusu yapmıştı.


Punk, kendisine dışarıdan gelen teklifleri kabul etmek için izin istediğinde reddedildiğini, ancak iki hafta sonra Cena'nın aynı şeyi yapmasına izin verildiğini söyledi. Herkesin Make-a-Wish çocuklarını ziyaret ettiğini, kendisinin de Cena kadar çocuk gördüğünü, ancak tüm medya ilgisinin ve takdirin sadece Cena'ya gittiğini belirtti.


 

Film konusuna gelince, kendisine "12 Rounds 2: Reloaded" filminin başrolü teklif edildiğini anlattı. Levesque teklifi sunduğunda bunu kabul etmek istediğini, ancak yakın arkadaşı Cabana'nın bunu yapmamasını söylediğini ekledi. Levesque'ye "WWE filmleri berbattır" dediğini, ancak yine de yeni bir deneyim olacağını, bir ay dinlenme şansı tanıyacağını ve vücudunun acıdığını düşünerek kabul etmeye meyilli olduğunu anlattı. Ayrıca, güreşten sonra oyunculuğa yönelirse iyi bir referans olabileceğini ve house show'ları kaçırıp yine de maaş alacağını söyledi. Ancak çekimlerin Kasım'a denk geldiğini öğrendi.


Ertesi gün internetten Orton'ın rolü aldığını okuduğunda şaşırdığını belirtti. "Beni arayıp haber veremez miydin? İnternetten okumak zorunda kalmasaydım. Ama onların tarzı bu işte" dedi. Kendisine neden olduğu sorulduğunda, çekimlerin Avrupa turuyla çakıştığı ve dünya şampiyonunun turdan ayrılmasını istemedikleri yanıtını aldığını söyledi.


Twitter'da kendisine "şirketi terk ettiği" için laf atan hayranlarla dalga geçti. "Evimi siz mi aldınız? Size borçlu muyum?" gibi yorumları alaycı bir dille eleştirdi. "WWE beni yaratmadı. WWE sadece bir ara duraktı ve hayatımı ne yaparak geçirdiğimle tanımlanmayacağım" dedi.


WWE'de çalışanların yarısının eski fanatikler olduğunu ve başka seçenekleri olmadığı için her türlü kötü muameleye katlandıklarını söyledi. "Profesyonel güreş dünyanın en tuhaf işidir. En büyük zevki, sen, ben ve Dave Prazak'ın arabayla Ian Rotten'ın şovlarına gittiğimiz günlerde aldım" diye ekledi.


"Bu dünya kadar bipolar bir sektör. Sizden 7/24 bu karakter olmanızı istiyorlar, ama Twitter'da birine kaba davrandığınızda sizi cezalandırıyorlar" diye devam etti. Herkesin işini kaybetme korkusuyla yaşadığını ve yönetimin bu korkuyu manipüle ettiğini söyledi. "Katlanmak için yeterince para almıyorum. Milyonlar kazandım ama aslında 10 milyon kazanmam gerekiyordu" dedi.


Punk, WWE Network'in lansmanından aylar sonra bile "PPV'lerden nasıl para kazanacağız?" diye sorduğunu, Vince'in ise gülerek "Henüz çözmedik" dediğini anlattı. Bu soruyu soran tek kişinin kendisi olduğunu hissettiğini, Randy Orton'ın da kendisine aynı soruyu sorduğunu belirtti.


Sarsıntı konusuna gelince, şirketin kamuoyu önünde takındığı tutumun, güreşçileri korumaktan çok NFL'de olduğu gibi olası davalardan kaçınmak için olduğunu söyledi. 26 Ocak 2014 Royal Rumble'da erken bir sarsıntı geçirdiğini, "Bunu ben de biliyordum, herkes biliyordu" diyerek vurguladı.


WWE'nin sarsıntı testlerini saçmalık olarak nitelendirdi, kendisinin testleri "başarıyla" geçtiğini ancak bunun anlamsız olduğunu belirtti. Maroon'un geliştirdiği Impact test sisteminin futbolda da eleştirildiğini, bazılarının bilerek düşük performans gösterip "baseline"ı düşürdüğünü, böylece sarsıntılıyken bile testi geçebildiklerini anlattı. Ritalin alarak da testin geçilebileceğini ekledi, ancak kendisinin bunları yapmadığını vurguladı. Motor becerilerini test etmek için ona ring iplerinde koşmasını söylediklerinde reddettiğini söyledi.


2012'ye döndüğünde, diz ameliyatına ihtiyacı olduğu halde şampiyon olarak devam etmek zorunda kaldığını anlattı. Rock'a kemeri kaybettikten sonra ameliyat olmayı planladığını, ancak kemeri yarı zamanlı bir güreşçiye kaybetmenin doğru olmadığını düşündüğünü söyledi. Rock ve Cena ile WrestleMania'da üçlü bir maç yapmayı önerdiğini, "Beni ilk beş dakikada elersiniz, en azından WrestleMania ana etkinliğinde yer almış olurum" dediğini ekledi. Tüm yıl şampiyon olarak dolaştığını ve heel dönüş yaparak şirkete büyük bir iyilik yaptığını, ancak bu dönüşün merchandise gelirlerini yarıya düşürdüğünü belirtti.


Avrupa turunda dirseğinin her gün 45 derecede kilitlendiğini ve sadece üç santim kadar bükebildiğini söyledi. Sonunda dirsek ameliyatı için izin aldığında, aynı zamanda lazer göz ameliyatı da olduğunu anlattı. Ancak Vince'in bir-iki gün sonra arayıp "Raw'da promo yapman lazım" dediğini söyledi. Bir gün televizyon çekimlerindeyken Michael Hayes'in ona "maçın var" dediğini, henüz doktor onayı almadığını söylediğinde ise Hayes'in "Dr. Chris Amann seni onayladı" dediğini aktardı. Oysa dirsek ameliyatını yapan Dr. James Andrews tarafından Birmingham'da muayene bile edilmediğini vurguladı.


Geri döndüğünde, orijinal Nexus angle'ındaki güreşçilerden birinin lazer ameliyatı geçirmiş gözüne istemeden dokunduğunu anlattı. "Gözümden uzak durun" diyemediğini çünkü angle'ın çoğu güreşçiden bile gizlendiğini, ringde dayak sahnesi yaşanırken ancak anladıklarını söyledi. Angle'ı kendisinden bile saklamaya çalıştıklarını, ancak bir şeyler olacağını hissettiğini ekledi.


"Şampiyon olarak her şovda canla başla çalıştım. Alberto Del Rio, Daniel Bryan gibi birçok isimle çalışmaktan keyif aldım. Eski usul bir güreşçi olduğumu düşünüyorum. Yaralanırsan, sargıyla sarıp devam edersin. Kolum alçıdayken bile televizyondaydım. Sadece sabah iki saat ve akşam iki saat rehabilitasyon için alçımı çıkarıyordum."


Vince'in sadece Cena için uzun vadeli planları olduğunu, diğer herkesin plansız kaldığını söyledi. Heel dönüşü aslında istemediğini ancak Rock'ın döneceği ve güçlü bir heel ile çalışması gerektiği söylendiğinde iki seçeneği olduğunu anlattı: Ya heel olacaktı ya da kemeri Bryan'a kaybedecekti (ki Bryan da heel olarak Rock'a kemeri kaybedecekti).


Heel dönüşün merchandise gelirlerini mahvedeceğini bildiğini ancak Vince'in "sana borçlu olurum" dediğini belirtti. Vince'in kendisine defalarca "borçlu olurum" dediğini ancak bunların hiçbirinin karşılığını görmediğini ekledi. Heel olması istenildiğinde Rock vs. Cena'nın ana etkinlik olacağını, Undertaker'in de birine ihtiyacı olduğunu söylediklerini aktardı.



The Shield'ın fikir babasının kendisi olduğunu iddia etti. Heel olduğunda kirli işlerini yapacak bir gruba ihtiyaç duyduğunu, başlangıçta Big Show, Bryan ve Seth Rollins'ten oluşan bir grup planlandığını söyledi. Ancak Show'un çok deneyimli olduğunu, Bryan'ın ise kendisinden uzak tutulması gerektiğini (tıpkı Michaels ve Hart gibi bir rekabet potansiyeli olduğunu) belirtti.


Sonunda FCW'den üç isim önerdiğini anlattı: Rollins, Ambrose ve Chris Hero. Ancak Levesque'nin Hero'yu reddettiğini ve Leakee'yi (şimdiki Roman Reigns) önerdiğini söyledi. "Bu benim savaşacak dağim değildi. Yakışıklı bir tip, ama sorun değil, benimle çalışarak öğrenebilir. Grup benim olacaktı, sonra her şey değişti. Başkalarının fikirlerini alıp Hunter'ın fikriymiş gibi sundular" dedi.


Ryback hakkında ise "Ryback hayatımdan 20 yıl çaldı" diyerek tepkisini gösterdi. Yorgun ve sakat olduğu bir dönemde Ryback'in hazır olmadığını ancak ona rağmen maçı taşıması beklendiğini söyledi. Ryback programının son dakika değişikliği olduğunu (Cena'nın sakatlanması nedeniyle Hell in a Cell maçının iptal edildiğini) ve Ryback'in momentumunun bu maçta (hakem Brad Maddox'in low blow'uyla da olsa) yenilerek bittiğini belirtti.


"Zaten paramparçayım, bir de steroidli adamla güreşmek zorundayım" diyerek Ryback'i eleştirdi. "Acıtmayı seviyor, bazen bilerek yapıyor" diyerek sert stiline gönderme yaptı.

Ryback'in karnına olabildiğince sert bir tekme attığını ve kaburgalarını kırdığını iddia etti. Onu "baş belası biri" olarak nitelendirdi.


The Shield'ın tanıtıldığı gecedeki rövanş maçından sonra, TLC izle ve öde etkinliği için üçüncü bir maç planlandığını ancak diz ameliyatı olduğunu söyledi. Ameliyattan yeni çıkmışken, TLC'de Ryback'le güreşeceği söylenmiş. "Bana 4 hafta dinlenmem gerektiği söylenmişti, ama PPV 2-3 hafta sonraydı. Tehlikeli bir maçı, tehlikeli bir rakiple yapmamı istiyorlardı" dedi. Rock'ın geri döneceği için Ryback programını hızlıca bitirmek zorunda olduklarını belirtti.


5 Aralık 2012'deki menisküs ameliyatından sonra TLC maçının 11 gün sonrasına planlanmasının imkansız olduğunu vurguladı. Maç sonunda 7 Ocak 2013 Raw'ına ertelendi (ki bu da ameliyattan 5 hafta sonraydı). Orijinal TLC PPV'si (dünya şampiyonusuz ve Cena vs. Ziggler ana maçlı) sadece 75.000 satış yaparak büyük bir hayal kırıklığı oldu.


Vince'e kemeri kaybettikten sonra izne ihtiyacı olacağını tekrarladığını, ancak "Hayır, Rock'la rövanş maçına ihtiyacım var" yanıtını aldığını anlattı. Rock'ın kendisini yendiğinde gittiğini, Undertaker'ın da aynısını yaptığını söyledi. WrestleMania'da her zaman şovu çaldığını, bu kez de son maça çıkması gerektiğini düşündüğünü belirtti.


"Undertaker'la Lesnar-HHH ve Rock-Cena maçlarından daha iyi bir maç yapabileceğimi biliyordum" dedi. "Eğer son maça çıkacak kadar değerli olduğumu düşünüyorlarsa, öyle ödemelilerdi. Ana etkinlik ücreti vermediler" diyerek tepkisini gösterdi.


WrestleMania sonunda iki dizinin de mahvolduğunu anlattı: Zorlanmış ACL, yırtık PCL, yırtık MCL, yırtık menisküs ve çürük diz kapağı. İki ay sahalardan uzak kaldı.

Bu sürede hayatı yeniden keşfettiğini söyledi: Black Hawks maçlarına gitti, banka hesabına baktı ve "Bu saçmalığa artık ihtiyacım yok" dedi. "Starbucks'ta çalışabilirim, hatta bana sigorta bile verirler. Artık eğlenceli değildi" diye ekledi.


Vücuduna Stanley Cup dövmesi yaptırdığını ve yanına "Yaz tatilim" yazdırdığını söyledi. "Hayatımda hiç yaz tatili yapmamıştım" diyerek WWE'nin yoğun tempousuna gönderme yaptı.

 

Punk, dizini test etmek için Florida'daki bir kampta Rener Gracie ile Jiu Jitsu yaptığını, ancak bunun aslında jet ski keyfi için bir bahane olduğunu söyledi. Tampa'da FCW'ye gidip ringde nasıl hissettiğini kontrol ettiğinde, Vince'in arayarak Haziran 2013 PPV'si için Chris Jericho ile karşılaşmasını istediğini anlattı: "Chicago satışları düşük, ama sen gelirsen biletler biter" dedi. Ardından ona Brock Lesnar'ı önerdi. Vince'e "Kim kazanacak?" diye sorduğunda "Lesnar" yanıtını aldı. Rövanş maçı olup olmayacağını sorduğunda ise "Hayır, Lesnar Royal Rumble'a kadar güreşmeyecek" dediklerini belirtti.


"Rock'ı, Undertaker'ı ve Lesnar'ı yenilgiye uğrattım, hepsi gitti. Kazanıp kaybetmeler önemli olduğu için sıradan hayranların gözünde değerim düşüyordu" diyerek hayal kırıklığını dile getirdi. Vince'e Lesnar'ın house show'larda da çalışması gerektiğini söylediğini ekledi.



Heyman ile olan hikayelerin kendisini heyecanlandırdığını ve WrestleMania ana etkinliğini artık reddedemeyeceklerini düşündüğünü belirtti. Ancak ona Ryback ile çalışması teklif edildiğinde, daha önce kendisini sakatladığı için reddettiğini, Curtis Axel'ı tercih ettiğini söyledi (ironiyle "HHH Axel'ı mükemmel bir şekilde öne çıkardı" dedi). Ryback'in onu masaya doğru press slam yaparken düşürdüğünü ve masayı ıskalayarak haftalarca acı çekmesine neden olduğunu anlattı.


Ryback'e "Ya gerçekten beceriksizsin ya da bunu bilerek yaptın" dediğini iddia etti. Onun "Beceriksizim" dediğini söyledi. Ancak Ryan Reeves (Ryback), Punk'ın bu iddialarını Twitter'dan yalanlayarak:

"Eğer kırılgan ve güvensiz olduğum için ayrılsaydım, ben de bahaneler uydururdum. Uzun süredir işler istediğim gibi gitmiyor ama her gün çalışmaya devam ediyorum. İftira güçlü bir silahtır. Bu uydurma saçmalıklar onun güvensizliğini gösteriyor. Sakat olsam bile antrenman yapmaya, promolar hazırlamaya devam edeceğim" şeklinde yanıt verdi. Sonradan bu gönderileri sildi.

Punk, Luke Harper ile olan maçta sarsıntı geçirdiğini ve kendini hiç olmadığı kadar kötü hissettiğini söyledi. Buna rağmen Kasım 2013'teki Avrupa turuna katıldığını, her maçtan sonra kustuğunu veya öğürdüğünü, takım maçlarında olmasının şans olduğunu belirtti.


İştahının kapandığını, antrenman yapamadığını (ki bu durumun görünüşünü etkilediğini) anlattı. Doktorun verdiği Z-pak (antibiyotik) nedeniyle SmackDown'da pantolonuna sıçtığını, bunu Twitter'da şaka yaparak paylaştığını ancak silmesinin istendiğini söyledi. "Bu bok artık eğlenceli değil" yazıp WWE'yi bloke ettiğini ekledi.


"Ne yukarı ne aşağıyı biliyorum. Uyuyamıyorum. Antrenman yapamıyorum" diyerek durumunu özetledi. Haftada iki kez MRI (boyun, kafa, göğüs), CAT taraması çektirdiğini ancak maaşlarının giderek azaldığını, WrestleMania gelirinin de hayal kırıklığı yarattığını belirtti.


"WrestleMania'da en iyi maçı ben yaptım. En iyi maçın bir şey ifade etmediğini biliyorum, önemli olan izlenme rakamlarıdır. Ama Undertaker'la maç yaptım" dedi. "Taker, Rock, HHH, Cena ve Rock'tan daha az kazanmamalıydım. Hepsi benden fazla aldı, oysa o gün hiçbiri benimle aynı seviyede değildi" diye ekledi.


"WrestleMania asıl çekici olandır, Rock değil" görüşünü savundu. Gerçekte ise ikisinin kombinasyonu etkili olmuştu: 2010'da Vince McMahon vs. Bret Hart ve Shawn Michaels vs. Undertaker'lı WrestleMania 885.000 satış yaparken (495.000 yerel), Rock'ın ana etkinlik olduğu sonraki üç yılda bu rakamlar sırasıyla 1,124.000 (679.000 yerel), 1,219.000 (715.000 yerel) ve 1,104.000 (662.000 yerel) olmuştu. 2011'deki Cena vs. Miz ana maçı Rock olmasaydı kötü performans gösterirdi, 2012 ise Rock vs. Cena'nın bir yıllık build-up'ı sayesinde rekor kırmıştı.


2013 şovu ise aynı başarıyı yakalayamadı. Rock vs. Cena'nın ikinci kez yapılması aynı etkiyi yaratmadı. Lesnar vs. HHH ve Undertaker vs. Punk gibi maçlar olsa da, canlı etkinlik geliri açısından hâlâ tarihin en yükseğiydi. Ancak Rock-Cena dinamikleri olmadığı için ana çekim gücü tartışmalıydı.


2014'te WWE Network faktörü devreye girdi. Gelirler büyük düşüş gösterdi, ancak bu kim ana etkinlikte olursa olsun yaşanacaktı. Rock'ın şovda yer almasına rağmen segmenti tanıtılmamıştı ve izlenmelere katkısı olmadı. İlginç olan, NBC'nin yayınladığı özelde Daniel Bryan'ın hiçbir maçının gösterilmemesiydi. Şirket, dünya çapındaki PPV satışlarını (690.000) ve network abonelerini (667.000) toplayarak 1,357.000 "izleyici" iddia etse de, fiilen daha az kişi izlemişti. Üstelik fiyat düşüşüne rağmen, 2012'deki tam fiyatlı izleyici sayısına ulaşılamamıştı.


Teknolojik karışıklıklar da vardı: Network aboneleri canlı etkinliğe gidip 2014 rakamlarına dahil edilirken, 2012'de sadece PPV sipariş verenler sayılıyordu. Ayrıca bazı aboneler hem network'ten hem PPV'den sipariş vererek çift sayım yaratmıştı. Fiyat düşüşü bile adil bir karşılaştırmaya izin vermiyordu.


Punk, Rock'la eşleştiği 2008'den beri en yüksek Royal Rumble rakamını çektiğini vurguladı. Cena'nın olmadığı TLC şovunun iyi performans gösterdiğini, ancak bir önceki aydaki Rock & Cena vs. Miz & R-Truth maçının düşük izlenme oranından Miz & R-Truth'ın suçlandığını söyledi.


"Beni suçlamadılar çünkü rakamlar konuşuyordu" diyerek kendi çekim gücünün altını çizdi.


"Hikayeyi çarpıtıyorlar" dedi ancak rakamlar bu iddiayı desteklemiyor. Kendisinin Rock da dahil olmak üzere listedeki herhangi bir isimden 1 dolar bile az kazanmasına öfkelendiğini söylemesi kötü bir izlenim bıraktı. 2011 TLC maçı (Cena'nın olmadığı Punk vs. Miz vs. Del Rio kemer maçlı) 98.000 yerel satış yaptı - önceki yılın 101.000'inden düşüktü. Dünya çapında ise 195.000'den 179.000'e düşüş vardı.

Birkaç hafta önceki Survivor Series'de (Rock'ın dönüş maçı) 179.000 yerel satışla önceki yılın 127.000'ini geçti. Dünya çapında 244.000'den 312.000'e çıkış görüldü. Bu rakam sadece Rock'ın dönüşünün daha büyük etki yaratması beklentisi nedeniyle hayal kırıklığı olarak değerlendirildi.


PPV'nin öldüğünü ve bu yüzden network'e geçtiklerini söyledi. Oysa WWE PPV rakamları son yıllarda stabil seyrediyordu. UFC'nin düşüşe geçmesiyle WWE PPV'lerinde hafif bir toparlanma bile olmuştu. Ancak Punk, network geçişinde güreşçilerin nasıl ödeneceği konusunda kendisine cevap verilmemesini kabul edilemez bulduğunu tekrarladı.


En çarpıcı iddiası WWE'nin tıbbi ekibine yönelikti: Sırtındaki yumru için doktora gittiğini, yağ bezesi olduğu söylendiğini anlattı. Soyunma odasında büyümelerin doktor tarafından herkesin önünde çıkarılıp kaydedilmesi geleneğinden bahsetti ancak kendisine sadece antibiyotik verildiğini söyledi. Üç hafta ishal olduğunu ve ringde tekrar kazara altına yapmaktan korktuğunu ekledi.


Royal Rumble'da harika performans sergileyerek Orton vs. Batista'nın WrestleMania ana etkinliği olmasını engellemeyi planladığını söyledi. 2000'de Vince McMahon'ın Mick Foley'ı ana etkinliğe aldığı gibi fikrini değiştirebileceğini düşünmüştü. Ancak Foley'ın eklenme nedeni dört McMahon'ın köşelerde olması için dördüncü güreşçi ihtiyacıydı.


Vince'in kendisine "Orton vs. Batista WrestleMania tarihinin en büyük ana etkinliği olacak" dediğini iddia etti. Neredeyse herkesin kötü bir fikir olduğunu düşündüğü bu maçın bekleneni vermeyeceğini öngörmüştü.


Royal Rumble sonrasında Orton vs. Batista'nın bir hata olacağı yönündeki görüşler daha da güçlendi. Punk, Rumble'a başlayacak ve 49-50 dakika kalıp son dörtte elenecek şekilde planlanmıştı.


Punk, Kofi Kingston Rumble'a girdiğinde ona bir clothesline çakarak sarsıntı geçirdiğini iddia etti. Kendisinin şaşkın halde doktora işaret ettiğini, doktorun "Ne yapmamı istiyorsun?" dediğini söyledi. Punk'ın doktora "Dünyanın en işe yaramaz doktoru sensin" dediğini ve doktorun "Birine söylememi mi istiyorsun?" diye karşılık verdiğini anlattı. Ardından hakemin ona Kane'in onu elemeye geleceğini söylediğini belirtti.


Burada bir tutarsızlık var: Kane aslında maçın beşinci girişiydi ve Punk tarafından hemen elenmişti. Kingston sekizinci giriş olarak çok sonra gelmişti. Kane'in Punk'ı erken elemeye geleceği söylendiğinde, Punk bunu yaparlarsa şirketten ayrılacağını söylemişti.


Büyük bir sorun: Günümüzde bir sarsıntı geçiren güreşçinin maçı bırakması gerekiyor. Ancak güreş dünyasında "yaralı da olsan maçı bitir" mantığı hakim. NFL veya NHL'de oyuncular sarsıntı geçirirse oyundan alınıyor, ancak güreşte bu standart yok. Undertaker'ın WrestleMania'da Lesnar'a karşı sarsıntılı halde maçı tamamlaması ve ardından hastaneye kaldırılması buna örnekti.


Punk'ın 12-13. sarsıntısını geçirdiğini söylemesi endişe vericiydi. Maçtan sonra soyunma odasında sırtındaki yumrunun çıkarılmasını istediğini ancak Dr. Amann'ın bunu yapmayı reddettiğini söyledi.

O gece uyuyamadığını ve sevgilisi A.J. Lee'ye bakarak "Bu kadınla evleneceğimi biliyorum (henüz sormamıştı), ama hayatımda ne yapıyorum?" diye düşündüğünü anlattı. Büyük bir iç görü yaşadığını belirtti.


Ertesi gece Cleveland'daki Raw için gittiğinde sarsıntı testi yapıldığını ve testi geçtiğini söyledi. Ancak bu durum, güreş dünyasının sarsıntı konusundaki gevşek yaklaşımını bir kez daha gözler önüne serdi.


Punk'a denge ve diğer sarsıntı belirtilerini kontrol etmek için iplerde koşması söylendi, ancak o bunu reddetti. Ardından ona ilaç testi yapılması gerektiği bildirildi. Punk buna öfkelendi ve ilaç politikasında yapılan değişiklikleri eleştirdi: "Artık pozitif çıkan güreşçileri işten atmamak için kuralları esnettiler" dedi. İlginç olan, testi reddetmesi durumunda 30 günlük askıya alınma cezası olması gerektiği, ancak Bob Holly'nin kitabında da yazdığı gibi, WWE'nin bu kuralı tutarlı şekilde uygulamadığıydı.


O gece kendisine önce maça çıkacağı, sonra çıkmayacağının söylendiğini anlattı. Kaburgalarının kırık olduğunu, iki dizinin de berbat durumda olduğunu ve hasta olduğunu belirtti. Vince'e şunları söylediğini iddia etti: "Bunu artık sevmiyorum. Yaralıyım, hastayım, kafam karışık. Artık ne yaptığımızı anlamıyorum. Her gün 'takım çalışması' diyorsunuz ama benim için her şey bireysel çaba. Keyif almıyorum. Tutkum kalmadı. Siz sadece segmentimi ve ilaç testimi önemsiyorsunuz. Batista'yı babyface olarak geri getirmenin kötü bir fikir olduğunu nasıl görmüyorsunuz?"

Levesque'nin "Batista da aynı testi yaptı" demesi üzerine Punk'ın "Sen yaptın mı?" diye sorduğunu, ancak cevap alamadığını söyledi. Batista'nın babyface olarak Orton'la Mania'da maç yapması fikrine karşı olmadığını, zaten Batista'nın da aynı şeyi söylediğini belirtti. "Beni heel yapana kadar Cena kadar tişört sattım, tehlikeli adamların maçlarını taşıdım. Tek istediğim WrestleMania ana etkinliğiydi" dedi. WWE'ye meydan okudu: "Eğer Mania ana etkinliğine çıkaramayacağınızı düşünüyorsanız beni kovun. Başka yerde kendimi kanıtlarım."


Daniel Bryan'ın Mania planlarında neden olmadığını sorguladığını (o sırada Bryan Sheamus'la alt kartta maç yapacaktı) ve "Bu onun yılı" dediğini anlattı. Vince'e dönerek "İki yıl önce benim yılımdı, ateşler içindeydim ama beni HHH'ye yedirdiniz" dediğini iddia etti. Vince'in ona "Sen de Mania'da HHH'yle ana etkinlikte maç yapacaksın" dediğini, ancak Punk'ın "Ona bu ayrıcalığı tanımak istemiyorum" diye karşılık verdiğini söyledi.


Levesque'ye şunları söylediğini iddia etti: "Size saygılarımı sunarak söylüyorum, benim sizinle maç yapmaya ihtiyacım yok. Sizin benimle maç yapmaya ihtiyacınız var. İki yıl önce beni yenmenizden derin bir rahatsızlık duyuyorum. O iş 'business için en iyisi' olmalıydı, ama siz gelip her şeyi mahvettiniz."

"O odada çok sert şeyler söyledim" diyerek devam etti. "Hunter dişlerini gıcırdatıyordu. Beni hiç sevmedi. Dergilerde çıkan hikayeleri duyarsınız ama biz aynı odadayken asla iyi vibeler olmadı. Bana hep yan gözle baktı." Bu sözler, Punk'ın WWE'den ayrılma sürecindeki derin hayal kırıklığını ve yönetimle yaşadığı güven kaybını gözler önüne seriyordu.



Levesque, Punk’ın WrestleMania’daki en iyi maçta yer aldığını ve bunun ana etkinlik olduğunu söyledi. Ancak Punk, “Son maç ana etkinliktir. Ana etkinlik bir tanedir ve ben onu hak ettim. Hâlâ da hak ediyorum. Şimdi Daniel Bryan da hak ediyor ama siz bunu Batista ve Randy’ye vereceksiniz. Ana etkinlikte kaç aktif güreşçi yer aldı? (Rock, HHH, Big Show, Chris Jericho, Lesnar, Undertaker, Orton ve Miz) Bu adamlar nasıl gelişecek? Benim gelişebilmem, ürün için daha büyük bir değer haline gelebilmem için bu fırsata ihtiyacım vardı,” dedi. Punk, Levesque’e geçen seneki Mania’da (Undertaker, Rock, Cena, Lesnar ve HHH gibi) en üst düzeyde olan diğer adamlarla aynı maaşı alıp almadığını söylemesini istedi. Levesque cevap vermedi. Bunun üzerine Punk, “Ben gidiyorum,” dediğini aktardı. Vince’in gözleri doldu, onu kucaklamak istedi ama Punk sadece sırtına hafifçe vurduğunu, Levesque’in elini sıktığını ve ayrıldığını söyledi. Bir hafta sonra Vince ona mesaj atıp geri dönmeye hazır olup olmadığını sordu. Punk sadece “Hayır” yanıtını verdi.


Hâlâ uyuyamıyordu. Eşi A.J. Lee, Tampa’daki kendi doktoruna gitmesini söyledi. Punk doktora vücudundaki şişliği gösterdi ve doktor bunun MRSA (çok sayıda antibiyotiğe dirençli, en kötü türlerinden biri olan) bir staf enfeksiyonu olduğunu söyledi. Enfekte bölgeyi ameliyatla aldıktan sonra hastaneye gidip damar yoluyla antibiyotik almak zorunda kaldı. Punk, sahip olduğu tüm dövmeler, ağrılı maçlar, Ryback ile olan karşılaşmaları ve kaburgalarındaki problemler dahil hiçbir şeyin bu enfeksiyon kadar acı verici olmadığını söyledi. Doktor ona bu enfeksiyonu ne kadar süredir taşıdığını sordu. Punk da birkaç aydır olduğunu söyledi. Doktorun yanıtı ise şok ediciydi: “Ölmüş olabilirdin. Ölme ihtimalin vardı.”


Bu durumun kamuoyunda aldığı ilgiden çok daha ciddi olduğu vurgulandı. MRSA bulaşıcıdır ve tedavi edilmezse sadece taşıyan kişiyi değil, onunla çalışan herkesi, hatta enfekte yüzeylerle temas eden herkesi riske atar. WWE bu durumda, başka bir güreşçi enfekte olsaydı ya da enfeksiyon arenalarda yayılsaydı, büyük bir mali sorumluluk altına girebilirdi. MRSA gibi enfeksiyonlar, geçmişte bazı spor salonlarında yayılarak ciddi sağlık sorunlarına yol açmıştı. 80’li yıllarda, özellikle Crockett promosyonlarında, staf enfeksiyonuyla maçlara çıkan güreşçiler yaygın bir durumdu. Ancak günümüzde, tedavi edilmemiş MRSA ile güreşen bir güreşçinin varlığı, etkinliklerde görev yapan sağlık ekiplerini büyük öfkeye sevk edebilir. Benzer bir hikâye Bob Holly’nin “The Hardcore Truth” adlı kitabında da anlatıldı.


2005’in sonlarında, Eddy Guerrero’nun öldüğü gün, Holly koltukaltında bir şişlik fark etti. O gün TV çekimlerinin yapıldığı Minneapolis’e geldiğinde kendini çok kötü hissediyordu. WWE’nin o dönemki doktoru Dr. Ferdinand Rios, Holly’nin koluna yayılmış staf enfeksiyonu olduğunu teşhis etti. Holly, John Laurinaitis’e çok hasta olduğunu ve hastaneye gitmesi gerektiğini söyledi. Ancak Laurinaitis, Avrupa turuna hemen Minneapolis şovunun ardından çıkacaklarını ve bu nedenle hastaneye gitmenin beklemesi gerektiğini belirtti. Holly, genelde şikayet etmeyen biri olarak tanınsa da o kadar kötü hissediyordu ki Laurinaitis’e “Berbat haldeyim” dediğini aktardı. O an hastaneye giderse işten atılacağından korktuğunu da belirtti.


Turnede, Holly’nin ön kolu normal boyutunun iki katına kadar şişti. Dr. Rios enfeksiyonu boşaltmaya çalıştı, ancak enfeksiyon kemiğe kadar yayılmıştı ve Holly, MRSA nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Ameliyat enfeksiyonu temizleyemedi. Son çare olan Vancomycin antibiyotiği verildi ve şans eseri işe yaradı. Doktorlar bu ilaç işe yaramasaydı, kolunu omuzdan ampute etmek zorunda kalacaklarını söylediler.

Holly, şirketin Dr. Rios’un teşhisine rağmen kendisini turneye çıkardığını, bu yüzden büyük bir dava riski taşıdıklarını ve iyileşme sürecinde sürekli kendisine iyi davrandıklarını belirtti.

Bu olaydan sonra Punk nihayet rahat uyuyabildi. Uzun süre uyudu. Sonrasında 7 Şubat’tan 7 Nisan’a kadar, yani WrestleMania’dan bir gün sonrasına kadar iki ay süreyle uzaklaştırıldığını öğrendi. Ancak bu iki ayın sonunda kimseden haber alamadı.



“Vince’in yatırımcılarla yaptığı konferans görüşmesinde ‘Punk izne çıktı’ dediğini duymak zorunda kaldım. Madem öyle, neden yatırımcılara uzaklaştırıldığımı açıklamıyor?” dedi. Gittiğinden beri bir telif çeki aldı, ancak sonraki çek gelmedi. 2013’e ait nakde çevirmeyi unuttuğu bir çek daha buldu ve yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Arayıp hem 2013 telif çekinin yeniden düzenlenmesini hem de yeni telif çekinin gönderilmesini talep etti. Ancak bu aramadan sonra kimse onunla iletişime geçmedi. WWE’yi her gün aradığını, kimsenin telefonu açmadığını ve kendisine geri dönüş yapılmadığını söyledi. Sonunda çeklerden bile vazgeçtiğini çünkü kimseden olumsuz bir dönüş bile almadığını belirtti. O paranın çoğu insanın bir ömrü boyunca kazandığı kadar olduğunu, ama artık umursamadığını çünkü iki tarafın da birbirine çamur atmadığını söyledi. Mark Carrano ve Jane Geddes’i aradığını, Geddes’in “seni geri arayacağım” dediğini ama hiç geri dönmediğini ekledi.


Aklı balayında ve Blackhawks’ın Stanley Cup yürüyüşündeydi. 11 Haziran’da, düğününden iki gün önce, Levesque’ten bir mesaj aldı. Cleveland’dan beri hiç konuşmamışlardı. Levesque konuşmak isteyip istemediğini sordu. “Ben mantıklı bir adamım,” dediğini aktardı. “Her zaman konuşmaya açığım. Her zaman bir telefon kadar yakınım. İki güne evleniyorum, balayına çıkıyorum. Eve döndüğüm gün konuşalım. Bu arada, o çeki yeniden düzenleyin ve iki aylık telifimi gönderin. Bu gayet makul.”


Punk’a göre Levesque bu mesaja cevap vermedi. Düğün günü öğleden sonra FedEx’ten bir mektup aldı: WWE’den kovulduğuna dair resmi belgeydi. İçinde telif hakkı almama, bir yıl rekabet yasağı gibi tüm koşullar vardı. WWE’nin teşhis ve tedavi etmeyi reddettiği bir staf enfeksiyonu geçirdiğini, sarsıntı yaşadığını, dinlenmeye ihtiyacı olduğunu ama buna rağmen kendisine UFC gibi şirketler özel olarak belirtilerek bir yıllık rekabet yasağı uygulandığını söyledi. WWE’nin sürekli “UFC rakibimiz değil” dediğini ama Punk ve Del Rio için isim verilerek yasak koyduklarını belirtti. Punk, Los Angeles’ta “çok sert bir Yahudi avukatı” aradığını, avukatın onu arayıp “Haydi şu o…..çocuklarını yakalayalım” dediğini aktardı.


“Onları yakaladık. Tek konuşamayacağım konu anlaşmanın detayları. Ama her istediğimi ve fazlasını aldım.”



Bütün ürün satış gelirlerini aldı, WWE elindeki ürünleri satmaya devam edebilecek ama Punk her satıştan pay alacak. İsmini (C.M. Punk) tam olarak kullanma hakkına sahip (bu nedenle televizyona hâlâ bu isimle çıkabiliyor). 2K’nın onu video oyunu için tanıtmasına ne kadar saçma olduğunu, ama bundan da yüklü bir ödeme aldığını söyledi. Ayrıca açıklanmayan bir tazminat çeki aldı. WWE, birlikte bir basın açıklaması yapmayı ve yolları ayırdıklarını duyurmayı önerdi (TV’deki Punk tezahüratlarını durdurmak için). Ayrıca Del Rio’nun kabul ettiği gibi, anlaşmaya bir “karalama yasağı” maddesi eklemek istediler. Punk bunu reddetti. WWE’nin, onu memleketinde televizyona çıkarıp “vazgeçen” diye duyurduğunu hatırlattı ve “Eğer çıkıp televizyonda memleketimde özür dilerlerse, düşünebilirim,” dedi. WWE hakkında olumsuz konuşmayı planlamadığını, ancak avukatlarının sürekli onun TNA’e gideceğini düşündüğünü, avukatının ise “Hayır, gitmiyor,” dediğini aktardı.


Artık güreşe devam etmek istemediğini ve bir daha asla güreşmeyeceğini söyledi. WWE’nin elinde kalan ürünleri satmasına izin veriyor ama aralarında hiçbir ilişki olmadığını ve olmayacağını belirtti. Düğün gününde kovulması, o ilişkiyi sonsuza kadar bitirmişti. On yıl boyunca yasa dışı şekilde bağımsız sözleşmeli olarak çalıştırıldığını ve WWE’nin bu konuda çok korktuğunu söyledi. Erkekler ve kadınlar için bir sendika kurulmasını görmek istediğini de ekledi. Bir kez daha, “UFC rakibimiz değil” deyip, sonra seni kovup orada çalışmanı bir yıl boyunca yasaklamalarını eleştirdi.


“Güreşte başarısız oldum. WrestleMania ana etkinliğine çıkma hayalim başarısız oldu, ama bunu kabullendim. Ama Undertaker’la olan o lanet maç, şovdaki en iyi maçtı. Vince’ten Kevin Dunn’a kadar herkes en iyi maçın o olduğunu ve son maç olması gerektiğini söyledi.''


“Beni bırakıp gittiğim için ‘vazgeçen’ olarak adlandıracaklara (gerçekte ‘quitter’ yerine ‘quieter’ kelimesini kullandı, çünkü Twitter’da onu eleştirenlerin çoğunun doğru düzgün yazım bile bilmediğini söyledi ve bu kişilerin yüzüne asla söylemeyecekleri şeyleri orada yazdıklarını, çünkü yumruk yemeyeceklerini bildiklerini belirtti): ‘Topunu aldın, eve gittin’ diyecekler. Ama ben işi bırakmadım, ben kovuldum,” dedi.


Twitter’daki eleştirilerin onu beklenenden fazla etkilediği oldukça açıktı. Hatta Batista’nın bir MMA dövüşüne çıktığını anlatırken, “Ben dövüşsem ve kazansam bile, Twitter’daki insanlar hâlâ bok atar,” dedi. Bazı insanlar her şeye bok atar ama hayat böyle insanlara kafa yormak için fazla kısa. Bu hikâyeyi bazıları “WWE kötü” diye yorumlayacak, bazıları ise “Punk egomanyak, bazı söyledikleri doğru değil, o yüzden WWE’nin suçu yok” diyecek. Gerçek ise bu ikisinin ortasında bir yerde.


Egomania konusuna gelince, yani “Punk kendini çok büyük görüyor” diyenlere… Ana kademe güreşçiler hakkında bu tür yorumlar yapanların anlamadığı bir gerçek var: Ana kademe güreşçilerin hepsi öyledir, aksi takdirde oraya gelemezlerdi. Eğer kendinin en iyisi olduğuna inanmıyorsan, ana etkinlik güreşçisi olamazsın. İnsanlar bir yıldızın röportajını dinleyip “Bu adam kendini çok beğenmiş” dediklerinde gülüyorum. Eğer gerçekten en üst seviyedeyse, ya dürüstçe kendini öyle görüyor ya da bunu sahte bir şekilde gizlemeye çalışıyor. Ama özelde, hepsi kendilerinin en iyisi olduğunu düşünür; sadece bazıları bunu daha gizli yaşar. Zaman geçtikçe, bu özgüveni daha rahat sergileyenler sahtekârlığı da bırakır. Punk doğuştan en atletik adam değildi. Başka bir dönemde büyük bir itiş almasını sağlayacak bir görüntüsü de yoktu. Ancak çok sayıda harika maç çıkardı çünkü formdaydı, çok çalıştı ve ne yaptığını anlayacak kadar zekiydi. Promoları tüm zamanların en iyileri arasında yer alır — bu da yetenek, çokça çalışma, pratik ve ego birleşimiyle oluşan bir şeydir.


Eğer WrestleMania ana etkinliğinde yer almak istemesini eleştiriyorsanız, unutmayın: O kafada olmasaydı, sadece alt kartta kalacak bir adam olurdu. İlk başta şirketin onu nereye koyduysa, asla oradan yukarı çıkamazdı. Ve eğer böyle biri şikâyet etseydi, kimse umursamazdı, doğru söylese bile. Herkesin kariyerde farklı hedefleri vardır. Dışarıdan bakıldığında birinin, WrestleMania’nın ana etkinliğine çıkamadıysa güreşte başarısız olduğunu düşünmesi kulağa abartılı gelebilir. Ama bu bir yandan gerçeklik barındırırken, bir yandan da tamamen göstermelik bir onurdur — esasen tek bir adamın karar verdiği bir şeydir. Bu kişi, evet, tarihsel olarak şirketi inşa etmede büyük bir geçmişe sahip, ama aynı zamanda sektörün genel popülaritesini de ciddi şekilde düşürmüştür. Günümüzde kimin yıldız olacağını belirlemede geçmiş başarılarına rağmen artık pek isabetli kararlar verememektedir. Gerçek şu ki, bu şirket yıllar önce Punk’ı kovmak istemişti, Daniel Bryan’ı iki kez kovdu ve Punk işi bırakmasaydı bu yılki Mania’yı tamamen batıracaklardı. Hatta ilk haftasında bile karizması apaçık olan Cena’yı bile neredeyse keseceklerdi. Ve bu, geçen yılki WrestleMania’nın ana etkinliği olarak Orton vs. Batista maçını koymak isteyen bir şirketti. Kariyerini böyle bir yönetimin kararları üzerinden değerlendirmek saçma olur.


Punk, Chael Sonnen’a bir reality show fikri sundu: Finalde birbirlerine karşı dövüşecekleri bir format. Ancak Sonnen hâlâ UFC ile bir promosyon anlaşmasına sahip ve böyle bir reality show için onların iznini alması gerekiyor. Kendisi bunun izin verilmeyeceğini düşünüyor. Ayrıca Sonnen, iki yıllık bir dövüş yasağı almış durumda ve Punk’ı bir arkadaş olarak gördüğü için onunla dövüşmek istemiyor.



Punk daha sonra Jericho’ya laf çarptı. Jericho, kendi podcast’inde Punk’la ilgili bir soruya yanıt verirken, Punk’ın ayrıldığından beri kimseyle iletişime geçmediğini söylemişti. Punk, Jericho’dan çok daha büyük isimler dâhil, birçok kişinin mesajlarına geri dönmemişti. Yıllardır düzenli konuştuğu bazı kişilere de tamamen sırt çevirdiği biliniyor. Ama aynı zamanda hâlâ görüştüğü bazı insanlar da var; yalnız bu kişiler, onunla görüştüklerini ya da ne konuştuklarını kamuoyuna açıklamak istememişti. Punk, şirketle benzer hayal kırıklıkları yaşamış insanlara karşı anlayışla yaklaşan biri olmuştu. Podcast’inde kendisiyle görüştüklerini açıklayan ya da bu konuşmaları içerik için kullanan kişilere güvenmediğini belirtti. Jericho’ya neden laf attığı tam net değil çünkü Jericho’nun söyledikleri sorulan bir soruya verdiği oldukça basit bir yanıttı. Ama Punk farklı bir karakter. En yakın güreşçi arkadaşı olan Cabana bile onun zaman zaman insanlara karşı kaba olabileceğini kabul etmişti.

Bu meseleyle ilgili söylenecek çok şey var. Cabana aracılığıyla hayranlardan gelen sorulara yanıt vereceği bir podcast daha yapması bekleniyor. Muhtemelen gelecekte medyaya vereceği röportajlar çok sınırlı olacak; yalnızca çizgi romanlarını tanıtmak veya belki Ariel Helwani ile MMA hakkında konuşmak gibi.


Punk şu ifadeyi kullandı: “Eğer seninle konuşmayı kestiysem, bir ajandan vardı ve özel konuşmamızı internet tıklaması için kullanmak istedin.”


Bu durumun Jericho’nun yeni kitabı “The Best in the World” ile ilgili olması mümkün, her ne kadar Jericho kitapta Punk’tan övgüyle söz etse de. Hatta WrestleMania’da Punk ile yapacağı maçı dört gözle beklediğini, çünkü onunla Randy Savage – Ricky Steamboat kalitesinde bir maç çıkarabileceklerine inandığını yazmıştı. Ayrıca, ikisinin birçok açıdan benzer olduğunu, bazı insanların onları egomanyak ve kibirli bulduğunu, ama bunun sebebinin ikisinin de yeteneklerine ve fikirlerine fazlasıyla güvenmesi olduğunu da eklemişti.


Ancak Jericho’nun kitabında anlattığı 2010 yılında Amarillo’da yaşanan bir olay, aralarındaki gerilimi açıklıyor olabilir. O gün, ABD ile Kanada arasında olimpiyat altın madalya maçı yapılırken aynı anda bir WWE house show vardı. Planlanan maç Jericho & Punk vs. Edge & John Morrison’dı. Jericho ve Edge, maç öncesinde planlama yapmak yerine hokey maçını izlemeyi tercih etmişti çünkü birlikte ringe defalarca çıkmışlardı ve maçı doğaçlama götürebileceklerini düşünüyorlardı. Otobüste maçı izliyorlardı. Maç uzatmalara gitti ve gol tam Jericho’nun müziği çalarken geldi. Punk maça başladı ama maç boyunca Jericho’ya hiç tag vermedi. Maçın sonunda Morrison, Punk’ı tuşladı. Jericho sonra Punk’a dönüp “Sorunun neydi?” diye sordu. Punk ise Jericho ve Edge’in maç yerine hokey izlemelerini profesyonellik dışı bulduğunu söyledi. Jericho bu cevaba sinirlendi ve “Sen ringde doğaçlama maç çıkaramıyor musun?” diyerek Punk’ın asıl profesyonellik dışı davrananı olduğunu savundu. Çünkü eğer bir kişi bile o gece Jericho’yu izlemek için bilet almışsa, Punk yüzünden onu izleyememişti. Jericho, her ne kadar fikir ayrılığı yaşamış olsalar da, Punk’ın cesur olduğunu düşündüğünü ve bu yüzden onunla çalışmak istemiş olduğunu da yazdı.


Jericho sonrasında konuya şöyle yanıt verdi: Punk’ı iyi bir arkadaş olarak gördüğünü ama o yılın başından beri konuşmadıklarını söyledi. Punk şirketten ayrıldıktan sonra onu podcast’ine davet etmediğini de belirtti. Gerçi Punk’ın, Jericho’nun onunla temas kurmaya çalışmasının amacının bu durum hakkında konuşmak ya da görüştüklerini söylemek olduğunu düşündüğü ima edilmişti. Jericho, Punk’ın 18 Aralık 2013’te podcast için planlandığını, ama birkaç gün önce “Güreş hakkında söyleyecek güzel bir şeyim yok” diyerek iptal ettiğini söyledi. Jericho ona “O zaman sadece çizgi roman konuşuruz” dese de Punk bunu da istememişti. Jericho, Ocak ayında WWE’ye röportaj için isimler sunarken Punk’ı da listeye koyduğunu, ama o sırada Punk’ın hâlâ şirkette olduğunu söyledi. Punk şirketten ayrıldıktan sonra ona birkaç kez mesaj attığını ama sadece nasıl olduğunu sormak amacıyla yaptığını, hiçbir zaman podcast’e davet etmediğini, ve Punk’ın kendisine hiç geri dönmediğini ifade etti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dave Meltzer'in Gözünden Misawa'nın Ölümü ve Kariyeri

Başlamak İsteyenler İçin | STARDOM Rehberi 2023

Dave Meltzer Gözünden Von Erich Mitolojisi