Çeviri: Ace's High #5-6


 


#5


Editörün notu: Ace’s HIGH serisinin bu bölümünde Hiroshi Tanahashi, Üniversite Güreşi günlerini anlatıyor.
Japonya’da “Student Pro-Wrestling” yani Öğrenci Güreşi kulüpleri, üniversitelerdeki ders dışı etkinliklerin temel taşlarından biridir. Bu kulüplerdeki 'güreşçiler', popüler isimleri taklit ettikleri gibi kendi karakterlerini de yaratırlar. Profesyonel camiada ciddiye alınmasalar da, bu kulüpler kampüs etkinliklerinde hatırı sayılır kalabalıklar toplayabilir. Her yıl ülke çapındaki üniversite güreş kulüpleri, en büyük çaplı etkinliklerini Tokyo’daki Korakuen Hall’da düzenlerler.)





—Bugün üniversite yıllarını konuşacağız. Kansai bölgesinde yer alan oldukça prestijli bir okul olan Ritsumeikan Üniversitesi’ne gitmiştin. Lisedeki notların nasıldı?


Tanahashi:
 Oldukça iyiydi. Lise beyzbol takımımız Koshien’e (ulusal lise beyzbol turnuvası) katılamayınca, profesyonel beyzbolcu olma hayalimden vazgeçtim ve belki de beyzbol muhabiri olurum diye düşündüm.


—Yani hemen güreşe yönelmedin mi? Basın tarafına geçmeyi düşünüyordun?


Tanahashi:
 Aynen öyle. Gazetecilik okumak istediğim için sosyoloji bölümü iyi olan üniversiteleri araştırdım. Ritsumei’nin hukuk fakültesi en iyisi gibi görünüyordu.


—Üniversiteye girer girmez Student Pro-Wrestling’e mi başladın?


Tanahashi:
 Evet. Tanıtım fuarında güreş kulübünün bir standı vardı.


—Üniversiteye başlamadan önce bu işlere bulaşmayı planlıyor muydun?


Tanahashi:
 Hiç düşünmemiştim. Ritsumei’deki ders dışı kulüp ortamı hakkında pek bir fikrim yoktu. Muhtemelen beyzbol yaparım ya da nedense triatlona girerim diye düşünüyordum.


—Tuhaf bir seçim. Neden triatlon?


Tanahashi:
 Zorlayıcı, disiplin gerektiren bir spor olduğu için. Bu tarz şeyler bana göre diye düşünmüştüm. Yani beyzbol ve triatlon arasında gidip geliyordum ama sonra o güreş standını gördüm.


—Kader araya girmiş adeta.


Tanahashi:
 Kesinlikle. O stand çok dikkat çekiciydi; giriş müziklerini yüksek sesle çalıyorlardı ve üyeler tam kostümleriyle oradaydı. Üst sınıflardan biri UWF tarzı (Nobuhiko) Takada’nın tekme pedlerini giymişti, gerçek mi diye merak etmiştim.


—Takada’nın ringde giydiği tekme pedleri mi?


Tanahashi:
 O anda kulüp başkanına sordum: “Siz gerçekten güreş yapıyor musunuz?”


“Evet!”


“Profesyonel olan mezunlarınız var mı?”


“Var!”


—Yani senden önce profesyonel olanlar vardı mı gerçekten?


Tanahashi:
 Ne gezer! Resmen atıyordu ama ben salak gibi etkilenmiştim (gülüyor).


—Hahaha! Daha önceki sohbetimize bakarsak, kız tavlamak için başka kulüplere girmeyi düşünmedin mi?


Tanahashi:
 Düşündüm tabii! Kendim için güreş kulübüyle amatör güreş kulübüne girdim, kızlar içinse tenis kulübüne katıldım (gülüyor).


—Beklediğimiz gibi yani (gülüyor). Peki seni güreş kulübüne çeken ne oldu?


Tanahashi:
 Üniversitede sık sık spor salonuna giderdim. Orası, judo ve güreş antrenmanlarının yapıldığı dojo’nun yanındaydı.


—Tam bir takım değil de kulüp müydü? Çok fazla üye yoktur herhalde.


Tanahashi:
 Üç-dört kişiydik sadece. Çoğu, Ritsumei’nin lise takımından gelenlerdi. Takım halinde turnuvalara katılacak sayıda kişi olmayınca, antrenör beni davet etti. Onlarla antrenman yapmaya başladım ve Kansai ligine kadar yükseldim.


—Derecen nasıldı?


Tanahashi:
 Üçüncü sınıfta epey gelişmiştim. Dördüncü yılda üniversiteler arası turnuvaya katıldım.


—O turnuvalarda profesyonel olan başka biri var mıydı?


Tanahashi:
 Hmm, emin değilim... ama benden iki yıl sonra Toru Yano vardı. Ondan sonra da Hirooki Goto ve Shinsuke Nakamura geldi. Kobe çıkışlılardı değil mi? Neyse, ben ilk turda elenmiştim zaten (gülüyor).


—Ama Student Pro-Wrestling’de daha büyük bir etki bırakmıştın.


Tanahashi:
 Kesinlikle. O zamanlar vücut da oldukça şekilliydi. Okul festivallerinde el ilanları dağıtırdık. Boyumu 2 metre, kilomu 100 kg yazmıştım (gülüyor).


—İstatistikleri biraz şişirmişsin yani (gülüyor). Peki Student Pro-Wrestling deneyimi nasıldı?


Tanahashi:
 Eğlenceliydi! Bence benim için bir aydınlanmaydı. Etrafımda güreşi seven insanlarla çevrili olmak, onun keyfini çıkarmak harikaydı.


—Antrenmanlar sıkı mıydı?


Tanahashi:
 Hiç değil. Herkes kendi çapında ağırlık çalışırdı, o kadar. Antrenman yapacak yerimiz bile yoktu. Maç zamanlarında ringi kurduğumuzda, judo kulübünden üyeler gelir bize düşmeyi (bump) öğretirdi.


—Peki ne sıklıkta maç yapıyordunuz?


Tanahashi:
 Yalnızca yeni öğrenci döneminde ve okul festivallerinde, yani yılda üç kere falan. O yüzden amatör güreş ve tenise bolca vakit ayırabiliyordum. Parti yapmayı da unutmamak lazım tabii (gülüyor).


—Tam anlamıyla bir öğrenci hayatı yaşamışsın (gülüyor). Kulüpte başka ünlü biri daha vardı değil mi? Komedyen RG, senden bir sınıf üstteydi?


Tanahashi:
 RG ile çok iyi anlaştım. Izufuchi benim için harika bir senpaiydi.


#6
—Geçen sefer Öğrenci Güreşi dönemin hakkında konuşmuştuk. O zamanlar komedyen olacak RG ile çok iyi arkadaş olduğunu söylemiştin.


Tanahashi:
 Harika bir adamdı! Kullandığı Kawasaki Ninja motor çok havalıydı, iyi müzik zevki vardı, modaya da çok düşkündü. O zamanlar gerçekten çok karizmatikti. Şimdilerde televizyonda gördüğümüz karakterden biraz farklıydı tabii (gülüyor).


—Öyle miymiş… (gülüyor). Duyduğuma göre RG o dönemde hep komik tiplemeler yaparmış ama sen daha ciddiymişsin.


Tanahashi:
 Evet, doğal olarak o role büründüm sanırım. Ama bu Öğrenci Güreşi etkinliklerinde genelde maçlar sırasında bir megafonla canlı anlatım yapılırdı, ve anlatımda sürekli bana takılırlardı (gülüyor)! "Kontrollü görünüyor ama kafası karışık!" gibi şeyler söylerlerdi.


—Student Pro-Wrestling'de yapılan gösteriler genellikle ünlü güreşçilerin taklitleri üzerine kurulu olur. Sen de böyle miydin?


Tanahashi:
 Evet ya! Ben Ultimate Warrior'dum (gülüyor).


—Gerçekten mi? Fizik yapınla da örtüşüyordur herhalde.


Tanahashi:
 Aynen öyle. Kendime 'Super Metal' adını vermiştim, yüz boyası sürüyordum. Püsküller, her şey tam takımdı! (gülüyor)


—Ama Ultimate Warrior çok çeşitli hareketler yapan biri değildi...


Tanahashi:
 Ben de öyleydim zaten. Sadece bir lariat (koşarak dirsek) ve splash (üstüne atlama) yapardım.


—Bugün seni öyle hayal etmek zor! Taraftarlar arasında senin RG'nin partneri olan ünlü komedyen HG ile rakip olduğun söylentileri dolaşıyor.


Tanahashi:
 Doğru. O başka bir okuldaydı ama onların Öğrenci Güreşi kulübü sık sık bizim Ritsumei ile ortak etkinlikler düzenlerdi. Dövüş sanatlarıyla ilgileniyordu, ve tekmeleri aşırı sertti. Hâlâ hatırlıyorum (gülüyor).


—O maçların dışında bir bağınız oldu mu?


Tanahashi:
 Hayır, Sumitani (HG’nin gerçek adı) oldukça sessiz biriydi. O ve RG Amerikan güreşine bayılırlardı, aralarındaki bağ da oradan geliyordu.


—Zaten ikililerine Razor Ramon adını vermeleri de o yüzden. Onunla güreşmek nasıldı?


Tanahashi:
 Kocaman adamdı, 185 cm boyunda. Geriye dönüp bakınca birkaç maçımız olmuştu ve oldukça tehlikeli şeyler de yapmıştık. Mesela bir seferinde üst köşeden Michinoku Driver yapmıştık... (gülüyor)


—Yok artık?!


Tanahashi:
 Neyse ki o Öğrenci Güreşi ringi çok yumuşaktı.


—O dönemde Student Pro'dan profesyonelliğe geçen başka biri oldu mu?


Tanahashi:
 Sanmıyorum. ZERO1’in dojosuna giren bir arkadaş vardı ama sakatlandı ve bıraktı.


—Anlıyorum. Peki sen Student Pro yaparken aklında profesyonel güreş var mıydı?


Tanahashi:
 Elbette vardı. O dönemde fiziksel olarak da gelişiyordum. Üniversitenin ikinci yılında NJPW seçmelerine katılmaya karar verdim. Eğer alırlarsa okulu bırakacaktım.


—Vay canına. Ailen bu duruma ne dedi?


Tanahashi:
 Onlara söylemedim ki (gülüyor). Ama her ikisi de ne yapmak istersem destek oluyordu.


—Gerçekten anlayışlılarmış.


Tanahashi:
 Aslında şimdi hatırladım… Bir derste herkes sırayla kendini tanıtıyor ve mezun olunca ne yapmak istediklerini söylüyordu. Herkes “Avukat olacağım”, “Hukuk sekreteri olacağım” falan diyor. Ben de “Profesyonel güreşçi olacağım” dedim (gülüyor).


—Hahaha! Ortam bir anda gerilmiş midir acaba?


Tanahashi:
 Herkes “Bu adamın hukuk fakültesinde ne işi var?” diye bakıyordu (gülüyor).


—Normal tabii!


Tanahashi:
 Beni en çok ikna eden şey, aldığım kiloydu. Liseden çıktığımda 65 kiloydum, üniversite birinci sınıfın sonunda 80 kilo olmuştum. Dedim ki, “Biraz daha koyarsam junior heavyweight (hafif sıklet) olurum.”


—Vay be, bir yılda 15 kilo almışsın!


Tanahashi:
 Hem de yağ değil! Sürekli kıyafet alıyordum ama hiçbirine sığamıyordum. Öğrenci bütçesi için pek uygun değildi tabii.


—Tüm bu antrenmanları kendi kendine mi yaptın?


Tanahashi:
 Evet. Yemeğe de çok önem veriyordum. Üniversite yemekhaneleri çok ucuz oluyor ya, öğrencilere 300-400 Yen'e yemek veriyorlar. Ben her gidişimde 1000 Yen’in üstünde harcıyordum!


—Üç kişilik yemek yiyorsun resmen!


Tanahashi:
 Bir de takviye gıdalar, protein tozu falan… Protein shake yapmaya üşenirdim, tozu direkt ağzıma atıp üstüne su içerdim.


—Mideye 'shake' görevini bırakmışsın (gülüyor).


Tanahashi:
 Üniversiteye hep kocaman bir sırt çantasıyla giderdim. İçinde kitaplardan çok protein tozu, ton balığı konservesi, muz falan olurdu. Deprem olsa bir hafta idare ederdim (gülüyor).


—Kampüste bayağı dikkat çekmişsindir.


Tanahashi:
 Kesinlikle! O koca çanta, her gün giydiğim atletlerle kaslarımı göstermek… (gülüyor)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dave Meltzer'in Gözünden Misawa'nın Ölümü ve Kariyeri

Başlamak İsteyenler İçin | STARDOM Rehberi 2023

Dave Meltzer Gözünden Von Erich Mitolojisi