Çeviri: Ace's High #7-8




 #7


—Ders dışı etkinliklerinden çok bahsettik, peki üniversite öğrencisi olarak nasıldın?


Tanahashi:
 Pek parlak değildim (gülüyor). Daha hazırlık yılında bile notlarım yeterli değildi, mezun olana kadar hep ucu ucuna götürdüm.


—Hep oyun, hiç ders yok mu yani?


Tanahashi:
 Belki de öyle (gülüyor). Yarı zamanlı bir işim vardı, bir de güreşle uğraşıyordum...


—Bir de tenis kulübündeki kızlarla şansını denemek vardı tabii?


Tanahashi:
 Ahh, o da vardı (gülüyor). Haftada bir tenis oynuyordum. Dürüst olmak gerekirse, tenis kulübüne sırf kızlarla tanışırım diye girmiştim ama o da pek olmadı. En iyi seçim değildi yani.


—Aşk hayatın sekteye mi uğradı?


Tanahashi:
 Ama liseden beri birlikte olduğum bir kız arkadaşım vardı. Üniversiteye girmeden önce bana “Üniversiteye başlayınca seni anlarım…” demişti.


—Ah! Neymiş o “anlayış”?


Tanahashi:
 Heheh. Ama bence beni gerçekten seviyordu. Osaka’da bir üniversiteye gitmeye karar verdiğinde, ben de hemen Kansai bölgesindeki üniversitelere bakmaya başladım ve sonunda Ritsumei’e girdim.


—Yani seni Ritsumei’e yönlendiren o muydu?


Tanahashi:
 Doğru motivasyonla insan neler yapıyor, inanılmaz (gülüyor).


—Onun varlığı öğrenci çapkınlığı planlarını değiştirtti mi sana?


Tanahashi:
 Aynen öyle. Ama sonunda, ikinci sınıfta ayrıldık. O zamanlar snowboard çok modaydı, sürekli gitmek istiyordu ama ben sürekli güreş etkinliklerine gidiyordum.


—Yeterince ilgi göstermedin yani.


Tanahashi:
 Evet. Sonunda bir kışlık iş buldu kayak tesisinde ve orada snowboard yapan biriyle çıkmaya başladı. Aslında suç bende.


—Yani güreş vs snowboard...


Tanahashi:
 MMA usulü karşılaşmada snowboardcu kazandı, evet (gülüyor).


—İlginç bir tablo gerçekten.


Tanahashi:
 Ama o ayrılıktan çok kısa süre sonra, sürücü kursundayken yanımda oturan bir kadından kalem ödünç aldım. Muhabbet ettik, sonra bir baktım birlikteyiz. Aramızda ciddi bir yaş farkı vardı; ben 19, o 27 yaşındaydı.


—Bu bayağı büyük bir fark!


Tanahashi:
 Hep büyük kadınlara ilgim olmuştur... Ama dur, bu röportaj beni Yujiro Takahashi gibi gösteriyor yavaş yavaş.


—Hiçbir sevgilin güreşi sever miydi?


Tanahashi:
 Hayır, pek olmadı; hiçbirini zorlamadım da zaten. Eski sevgilimle bir sefer Osaka’ya gidip Scott Norton ve Manabu Nakanishi’nin IWGP unvan maçını izledik, o da birinci sınıfın kışındaydı. Ama çok da kaptırmadı kendini. Zaten kısa süre sonra o snowboardcu çıktı karşısına (gülüyor).


—Peki üniversite yıllarında ne tür yarı zamanlı işler yaptın?


Tanahashi:
 Aklına ne gelirse… MUJI’den kovulmuştum mesela...


—Yok artık! Gerçekten mi? Ne yaptın da kovuldun MUJI’den?


Tanahashi:
 Açıkçası pek iyi bir çalışan sayılmazdım. Genelde kasada görevliydim, ama işlerin durgun olduğu saatlerde...


—Yani müşteri yokken.


Tanahashi:
 Tezgâhın altına girip şınav çekerdim.


—Ahaha! Bir bakıma çalışkansın ama iş konusunda değil!


Tanahashi:
 Bir gün müşteri gelmiş...


—Ve sen fark etmedin?


Tanahashi:
 Aynen. Kadın başka bir görevliyi çağırmış, ben de şınav çekerken yakalandım. Belki squat yapsaydım daha az dikkat çekerdim! Müdür dedi ki, “Ya şınavı bırakırsın ya da işi, karar ver.” Ben de işi bıraktım! (gülüyor)


—Başka işler?


Tanahashi:
 Biraz Kyoto gece hayatında da çalıştım... Lüks kulüplerde takım elbise ve papyonla.


—Garson olarak mı?


Tanahashi:
 Evet. Müşterilerden arta kalan suşileri ya da mutfaktan kalanları yerdim gün sonunda.


—Bugünkü 'Ace' imajından çok uzak bir tablo!



#8
—Bugün NJPW seçmelerine giriş sürecine geleceğiz. Aslında New Japan’e üçüncü denemede girdin, değil mi?


Tanahashi:
 Evet, ilk iki denememde elendim. İlk denemem üniversitenin ikinci yılındaydı.


—Herkese açık bir başvuru muydu bu?


Tanahashi:
 Evet. Başvuru formunu doldurdum, ön elemeyi geçtim, Tokyo’ya gittim ve ilk kez Dojo’ya girdim. (Wataru) Inoue da o seçmelerdeydi. Toplamda 40-50 kişi vardı.


—Vay canına! Bayağı kalabalıkmış. Oldukça gergin olmuşsundur.


Tanahashi:
 Hem de nasıl! Shinya Hashimoto, Kensuke Sasaki, Black Cat... Hepsi o zamana kadar sadece izleyici olarak tanıdığım güreşçiler şimdi bu seçmeleri izliyordu.


Ama Inoue ile ben her aşamayı tamamladık.


—Ama yine de kabul edilmediniz?


Tanahashi:
 Hiç kimseyi almadılar. Bence biraz “Bizim kimseye ihtiyacımız yok” havası estiriyorlardı (gülüyor), ama işin doğrusu biraz da şanstı. Yani yurtlar o sırada tamamen doluydu muhtemelen, yeni birini alacak yerleri yoktu. Bazen boş oda varsa, aslında kriterleri tam karşılamasan bile kabul edilebilirsin. Yani Dojo’ya girebilmek biraz da şansa bağlı.


—Bu yüzden üç kez sınava girmek zorunda kaldın.


Tanahashi:
 O sınavdan sonra Inoue ile birlikte istasyona yürürken çok net hatırlıyorum, onun kesinlikle seçilmesi gerektiğini düşünmüştüm.


—Dikkatini çekmişti yani?


Tanahashi:
 Evet. Fiziksel olarak iyiydi, sesi çok gürdü. O seçmeden biri geçecekse, ya o ya da ben olurum diye düşünüyordum. Ama beni en çok etkileyen şey, squatlarla şınavlar arasındaki boşlukta ne yaptığıydı. Normal biri biraz nefeslenir, değil mi?


—Öyle olur genelde.


Tanahashi:
 Ama Inoue durmadan squat yapmaya devam etti, hem de aynı gür sesle sayarak. (Riki) Choshu gelip durması için bağırmak zorunda kaldı!


—Riki Choshu bile gelip dur diyorsa, o işte bir şey vardır (gülüyor). Tam bir Animal Hamaguchi Gym çocuğu. O yürüyüşte neler konuştunuz?


Tanahashi:
 Tam olarak hatırlamıyorum ama ciddiyetini o zaman bile hissetmiştim. Neyse, ikimiz de elendik.


—O zaman bunun tamamen zamanlama meselesi olduğunu düşündün mü?


Tanahashi:
 O zaman bunu pek anlayamadım ve gerçekten moralim çok bozuldu. Hemen ardından NJPW, Shiga’da bir etkinlik düzenliyordu. Eski hakem Yamada, programları satan stanttaydı. Yanına gittim ve dedim ki: “Tüm sınavı geçtim ama yine de alınmadım. Neden?”


—Cesaret ister bu!


Tanahashi:
 Heh. Bana “Madem öyle hissediyorsun, bir daha gir seçmeye” dedi. Ben de tek başıma bir daha girdim.


—Tek başına mı? Yani açık seçme değildi?


Tanahashi:
 Aynen. Sadece bana özel bir seçmeydi. Bir salonda değil, Tokyo’daki Dojo’da yapıldı. Oraya kadar gittim, Shinya Hashimoto ve Kazuyuki Fujita beni izledi.


—Gerçekten istiyormuşsun.


Tanahashi:
 Ama tam anlamıyla batırdım. Mide virüsü kaptım; kusuyordum, ishaldim...


—Seçmede mi?


Tanahashi:
 Daha squatlardan mahvoldum. “İyileşince tekrar gel” dediler. Dojo’dan çıktım, köşeyi döndüm, beni göremeyecekleri yere geldim ve yere yığıldım. Yakında bir otomat vardı, üç kutu meyve suyu aldım, hepsini içtim, sonra hepsini kustum. Zihnim bulanıktı, çok üzgündüm, istasyona kadar öyle gittim.


—Böyle bir zamanda hastalanmak çok kötüymüş.


Tanahashi:
 Bir gün önce gayet iyiydim. Spor salonuna gittim, orada “1.2. Sanshiro!”nun bir kopyası vardı, biliyorsun ya?


—Ünlü güreş mangası.


Tanahashi:
 Onu gördüm, “Bu beni yarın için motive eder” dedim. Spor yaptıktan sonra hâlâ terliyken oturup tüm cildi okudum. Okuma bitince ateşim çıkmıştı. Duş alıp kendime dikkat etmeliydim.


—Suç Sanshiro’da yani!


Tanahashi:
 Hah! Sanshiro’nun kendini zorlaması, antrenman yapıp kaslanması görüntüsü çok hoşuma gider ama bana ters tepti. Aslında suç benim.


—Tüm bunlar ne zaman oldu?


Tanahashi:
 Hâlâ ikinci sınıftaydım, o kıştı. Yani aynı yıl iki kez sınava girdim. Ama ikinci sefer beni gerçekten çok etkiledi.


—“Vazgeçeyim” diye düşündüğün oldu mu?


Tanahashi:
 Hiçbir zaman. İçimde biliyordum ki gireceğim. Kurallar 500 squat diyordu, ben 1000 yapabiliyordum. 3 dakika bridge (köprü) diyorlardı, ben 5 dakika durabiliyordum. Yani başaracağımdan emindim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başlamak İsteyenler İçin | STARDOM Rehberi 2023

Dave Meltzer'in Gözünden Misawa'nın Ölümü ve Kariyeri

Dave Meltzer Gözünden Von Erich Mitolojisi