Dave Meltzer'in Gözünden Misawa'nın Ölümü ve Kariyeri

 Yazı Tarihi: 22 Haziran 2009

MİSAWA RİNGDE TRAJİK ŞEKİLDE HAYATINI KAYBETTİ




2 Nisan 1995 tarihinde gerçekleşen profesyonel güreş etkinliğinin, tüm zamanların en büyük güreş olayı olduğunu iddia edebilirsiniz – ve bu, elbette ki Hartford Civic Center’daki WrestleMania değildi.
Japon haftalık güreş dergilerinin eski kuşağından hayatta kalan son yayın olan Weekly Pro Wrestling, tıpkı Japon güreşi gibi, o dönemde popülaritesinin zirvesindeydi. Dergi, ülkenin herhangi bir boyuttaki şehrinde neredeyse her köşe başındaki gazete bayilerinde haftalık 300.000 kopya satıyordu. Dergi, Tokyo Dome’da bir şov düzenledi.

Derginin yıldız yaratma ve güreşin popülaritesindeki etkisi o kadar büyüktü ki, yalnızca dergiyle kötü ilişkileri olan WAR (Wrestle Association R) organizasyonu katılımı reddetme cesaretini gösterdi. Başlangıçta, 13 farklı organizasyondan oluşan bu 13 maçlık şovda çoğu sadece birkaç temsilci gönderecekti. Ancak işler hızla değişti. Bazı şirketlerin en büyük yıldızlarını ve şovu çalacak kalitede maçları açıklamasıyla rekabet artmaya başladı. Her organizasyon, çoğunun kariyerinde çıkacağı en büyük sahnede parlamak ya da en azından ikinci sınıf görünmemek için elinden geleni yapmak istiyordu.

Bu şovda toplam 54 güreşçi yer aldı ve bunların yalnızca birkaçı hariç hepsi büyük yıldızlardı. 15’i daha sonra Güreş Onur Listesi’ne alındı. Şov, yaklaşık 50.000 kişilik kapalı gişe seyirci çekti ve o zamanlar profesyonel güreş tarihinin en büyük canlı hasılatını elde etti – yaklaşık 5 milyon dolar civarında. O günden sonra daha büyük hasılatlar, daha büyük şovlar ve çok daha fazla tanıtım yapılmış şovlar oldu, ancak hiçbir şov, bu kadar fazla yıldız güreşçiyi ve bu kadar çeşitlilikte maçları aynı anda sunmamıştı.


O gün, profesyonel güreşte en büyük yıldızın Mitsuharu Misawa olduğuna dair pek bir şüphe yoktu. O şovda pek çok süper yıldız ve süper yıldız tepkisi vardı; hızlı tempolu kadın güreşinin altın çağından, Lucha Libre’ye, kurgusal dövüş hissi veren UWFI stiline, bir kadın MMA maçına, Pancrase tarzı bir gerçek dövüşe, bilim kurgu temalı bir **"uzaylı ölüm maçı"**na (başka gezegenlerden gelen rakiplerle oynanan ve "Interplanetary Heavyweight Title" için yapılan), dikenli tellerle çevrili beyzbol sopalı fırtına ölüm maçına ve patlayıcı dikenli tel maçına kadar her türlü güreşçi ve stilin yer aldığı bir şölen sunulmuştu. Atsushi Onita, rakibi King Pogo’yu (Mr. Pogo) dikenli tel beyzbol sopasıyla karnına tam güç bir darbe indirerek patlayıcı dikenli tellere fırlatıp patlattıktan ve onu tuşladıktan sonra, her zamanki dev alkışı bekliyordu — üstelik hayatında performans sergilediği en büyük kalabalığın önündeydi. Ama o alkış gelmedi. Onun yerine seyirciler, programlarında sırada kimin olduğunu görünce coşmuştu.

Misawa! Misawa! Misawa!” şeklinde başlayan yüksek sesli tezahüratlar, All Japan güreşçilerinden birinin giriş müziği çalmaya başladığında doruğa ulaştı. Sahneye çıkan her bir All Japan güreşçisi, o ana kadar şovdaki en büyük alkışı aldı. All Japan o kadar popülerdi ki, onların hakemi bile Onita ve Nobuhiko Takada gibi efsanelerden daha büyük tepki alıyordu. Stan Hansen ve Kenta Kobashi’nin gürleyen reaksiyonlarını takip etmek imkânsız gibi görünüyordu ama Misawa’nın girişi, gecenin en büyük tepkisiydi. Sonraki 30 dakika boyunca, Misawa & Kobashi & HansenToshiaki Kawada & Akira Taue & Johnny Ace (şu anki WWE Yetenek İlişkileri Başkan Yardımcısı John Laurinaitis) ile karşılaştı. Maç o kadar sert geçti ki, her darbe 100 metre öteden duyulabiliyordu. Maç boyunca atmosfer hiç düşmedi ve psikolojik anlatımı, o dönemde değil, muhtemelen güreş tarihinin o ana kadar ki her döneminden üstündü.

Seyirciler, dört buçuk saat boyunca her türlü “high spot”u (yüksek riskli hareket), her türlü numarayı, gerçek dövüşleri ve profesyonel güreş tarihinin en büyük yıldızlarından ve en karizmatik isimlerinden birçoğunu izlemişti. Ayrıca, Lou Thesz’in Rikidozan ile yaptığı efsanevi dövüşlerin görüntüleri büyük ekrana yansıtıldığında gözyaşlarını tutmakta zorlandığı anları ve tekerlekli sandalyeyle ringe getirilen Kintaro Oki’nin ringe veda ederken ayağa kalkıp ring direğini öperek ağladığı duygusal anlara da tanıklık etmişlerdi.

Güreş dünyasında sıkça dile getirilen “izleyici daha fazla kaldıramaz,” “şu kadar saat sonra tepkiler düşer,” “artık takip edilemez” gibi tüm söylemler, o gece tamamen çürütüldü. Çünkü o dönemde, All Japan Pro Wrestling’in en büyük yıldızları, dünyanın geri kalanındaki herkesten açık ara daha iyiydi.

O günler artık çok geride kalmıştı, Cumartesi gecesi Japonya'nın Hiroşima kentinde düzenlenen şovda bu net şekilde görülüyordu. Hiroşima, dünya çapında en çok, 1945'te ABD kuvvetlerinin önceden uyarı vermeden attığı atom bombası ile tanınır. O gün yaklaşık 90.000 sivil hayatını kaybetmiş, beş yıl içinde radyasyonun kalıcı etkileri nedeniyle bu sayı muhtemelen 200.000’e kadar çıkmıştır. Bu olay, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesine neden olmuştur.

Pro Wrestling NOAH, birkaç yıl öncesine kadar dünyanın en iyi güreş organizasyonlarından biri olarak kabul edilirken, artık mücadele eden bir yapıya dönüşmüştü. Küresel ekonomik krizin televizyon sektörüne olan etkilerinden en çok zarar gören organizasyonlardan biri olmuşlardı. Nippon Television (NTV), 1954’ten bu yana güreş yayınlıyordu. Yayınlar, başta, fiziksel bir ahlak oyunu gibiydi: Japon ulusal spor kahramanı gibi davranan Kuzey Kore asıllı bir yerli, aslında iki dev Kanadalı olan "Amerikalılar"dan Hiroşima ve diğer şehirlerin intikamını alıyordu. Bu hikâye, savaşla yıkılmış bir ulusun psikolojisini yeniden inşa ediyordu.

Profesyonel güreş onlarca yıl boyunca Japon ulusal kültürünün ayrılmaz bir parçasıydı. Rikidozan, Japon kültür tarihinde hâlâ en etkili 10-15 kişiden biri olarak kabul edilir — bir spor kahramanından ziyade, George Washington ya da Abraham Lincoln gibi tarihi figürlere daha yakın bir konumda değerlendirilir. 1960'ların ortasından 70’lere kadar, Japon kültürünün en büyük dört spor figürü; Yomiuri Giants beyzbol takımının efsaneleri Shigeo Nagashima ve Sadaharu Oh, güreşçiler Shohei “Giant” Baba ve Kanji “Antonio” Inoki idi. Japonya’da televizyonun henüz yeni geliştiği dönemlerde, bazı güreş maçları tüm zamanların dünya genelindeki izlenme rekorlarını kırmıştı.

Başka bir dönemde, Cumartesi gecesi düzenlenen bu şov — bir TV çekimi ve bir takım şampiyonluğu maçı içeriyordu — milyonlarca kişi tarafından ulusal televizyonda izlenirdi. Ancak Mart ayında, reklam gelirlerindeki düşüş nedeniyle büyük mali kayıplar yaşayan NTV, 55 yıl sonra güreşi yayından kaldırdı. Bu program, kanal tarihindeki en eski yayındı. Tabii ki bu artık ne RikidozanBaba ve Inoki’nin güreşi, ne de Misawa’nın altın dönemiydi. Yayınlar, Pazar gecesi saat 03.00 civarında, bazen kesilmiş 30 dakikalık maçlarla yapılıyordu. Bu yayın saatinde sadece sadık hayranlar kayıt alıyor, ya da uykusuzlar denk geliyordu. Bu zaman diliminde yeni yıldızlar yaratmak neredeyse imkânsız hale gelmişti. Misawa, kariyerinin zirvesinde inşa ettiği sistemin izinden giden, şirketin eğittiği yetenekli genç güreşçilerden oluşan mükemmel bir kadroya sahipti. Bu gençleri sadık hayranlar yıldız olarak görüyordu. Ama sıradan seyirci ne onları tanıyordu ne de onları tanıması için bir fırsat buluyordu.

O gece Hiroşima’daki Sogo Taiikukan (diğer adıyla Green Arena) salonunda 2.300 kişi vardı — günümüz standartlarına göre bu iyi bir katılımdı. Şov, NTV’nin uydu kanalında yayınlanmak üzere kayda alındı; bu kanal nüfusun yalnızca küçük bir kesimi tarafından izlenebiliyor ve sert çekirdek güreş kitlesi dışındaki kişiler tarafından neredeyse hiç takip edilmiyor.

47. yaş gününe sadece beş gün kalaMitsuharu Misawa, dünyanın en iyi ring içi performans sergileyen güreşçisi olarak kabul edildiği son yılın üzerinden on yıl geçmişti.
1999 yılında Misawa'nın akıl hocası Shohei “Giant” Baba, Japon güreşinin Cal Ripken Jr.'ı olarak bilinen efsane, kariyeri boyunca yalnızca bir kez (80’lerde) sakatlık nedeniyle maç kaçırmıştı. Ancak 1998'in son şovlarını kaçırmış, ilk kez Ocak turnesine katılamamıştı. Bunun yerine Tokyo’daki bir hastanedeydi, ve nedenine dair belirsiz açıklamalar, en kötü senaryonun gerçek olabileceğine dair korkuları artırmıştı.

24 Ocak’ta, Baba televizyonunda iki gün önce Osaka’da yapılan bir maçı izledi. Bu maçta, şirketin yarattığı Triple Crown dünya şampiyonluğu için en büyük iki yıldız karşı karşıya gelmişti.
Maçın yedinci dakikasında, Toshiaki Kawada, Misawa’ya dönerken vurduğu bir spinning backfist hareketinde, dirseği Misawa’nın kafasına öyle sert çarptı ki, bileği ve ön kolu kırıldı. Kawada, kolunun neredeyse hiç kullanımda olmadığı bir halde maça devam etti. Misawa’yı kafasının üstüne bıraktığı korkunç bir ganso bomb ile yere serdi, ardından yüzüne attığı sert bir tekme ve bir brainbuster ile maçı 24:15’te kazandı. Bu maç, Pazar gecesi yarısından sonra yayınlanmasına rağmen 5.4 reyting aldı. Yayın saati göz önüne alındığında, Japonya’da o saatte açık olan televizyonların neredeyse yarısı bu maçı izliyordu.

Güreşe 39 yıl önce başlayan Baba, hayatı boyunca muhtemelen herkesten fazla büyük maç izlemişti. Ancak o gece şöyle demişti:

“Bu, şimdiye kadar izlediğim en iyi maçtı.”
Yedi gün sonra61 yaşında böbrek kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.

1992’de Stan Hansen’den Triple Crown’u kazandığı günden itibaren şirketin en büyük yıldızı olan Misawa, Baba'nın ölümüyle birlikte kendini şirket başkanıhikâyeleri yazan kişi (booker) ve aynı zamanda dünyanın en iyi güreşçisi gibi yorucu bir pozisyonlar üçgeninin içinde buldu. Kariyeri boyunca, çoğu insanın hayatını altüst edecek türden birçok ciddi sakatlığa rağmen zirvede kalmayı başardı. Onları görmezden geldi, neredeyse hiç maç kaçırmadı çünkü kendisine aşılanan zihniyet, “güçlü ol ve asla şikayet etme” şeklindeydi. Her gece tam performans gösteremese de, büyük şovlarda hâlâ dünyanın en iyilerinden biriydi. İnsanları maçlarına çekmeyi ve onların gerçek bir spor müsabakası izliyormuş gibi hissetmelerini sağlayacak kadar inandırıcı şekilde çalışmayı öğrenmişti. Bu, yüz ifadesi kullanmaması gibi bir dezavantajı bile aşmasına yetmişti — ki bu, çoğu güreşçinin izleyiciyle bağ kuramayıp başarısız olmasının ana nedeniydi.

Düzenli olarak çılgınca tehlikeli düşüşler (bump) alıyordu — özellikle boynunun üstüne düştüğü geri supleksler, hem kendisi hem de “suç ortakları” için olağan hale gelmişti. Boynu, dizleri ve sırtı sürekli ağrıyordu. Kiropraktik ve akupunktur yardımı alıyordu ama geleneksel tıbbi tedaviye asla başvurmamış, son yıllarda ringden uzak kalmak gibi bir seçeneği düşünmemişti bile.

GNmwtKFWUAAPqv1

Baba’nın ölümünden on yıl sonraMisawa ringe sallanarak yürüyordu. Artık formdan düşmüştü çünkü yaşadığı ağır sakatlıklar onun düzgün antrenman yapmasına izin vermiyordu. Japonya’da sigara içmek yaygın ve Misawa da bu konuda bir istisna değildi. Onu izlemek gerçekten acı vericiydi. Yine de ekonomik olarak ayakta kalmak için, bazı zamanlar main eventlerde yer almak zorundaydı. Bunun son örneklerinden biri, Misawa’nın, tag partneri olarak seçtiği Go Shiozaki’ye yıldızlık ve güven kazandırmak için katıldığı Global Tag Team Turnuvasıydı.

Misawa, aşırı kilosu nedeniyle Takeshi Morishima yerine, gelecekte şirketi taşıyacak süper yıldız olarak Shiozaki’yi seçmişti. Yetenek oradaydı, ama halkın gözündeki güven eksikti. Bu güveni inşa etmek için Shiozaki’ye birkaç önemli galibiyet verildi, ki bunlar onu GHC ağır siklet şampiyonu Jun Akiyama’ya meydan okuyacak seviyeye getirsin. Ancak o maçı kaybetti. Bu yenilgiden sonra toparlanmak adına, Shiozaki Nisan ve Mayıs aylarında Misawa ile birlikte tag turnuvasına katıldı. Turnuvayı kazandılar ve Shiozaki’nin Budokan Hall’un ana etkinliğini taşıyabilecek biri olduğunu göstermesi umuluyordu.

6 Mayıs 2009’da, Misawa kariyerinde 69. kez Budokan Hall’da main eventde yer aldı, bu bir rekor. Ancak 53 kez dolup taşan Budokan maçlarının aksine, yalnızca 7.300 kişi oradaydı, bu da onun kariyerindeki en düşük seyirci katılımlarından biriydi. Bu, network televizyon yayınının bitmesinden sonraki ilk Budokan şovu olması açısından da kötü bir işaretti. Misawa’nın bu binada yaptığı satış rekorları, bu büyüklükteki bir arenada herhangi bir güreşçinin ulaştığı en yüksek rakam olabilir. ABD’de bu seviyeye en yakın isim, Madison Square Garden’da yaklaşık 45 defa salonu dolduran Bruno Sammartino olabilir. Misawa & Shiozaki, turnuvanın finalinde Morishima & Kensuke Sasaki’yi yendiler. Hikâyeye göre Misawa sakattı ve bu yüzden maçın büyük kısmında ringe girmedi. Shiozaki, neredeyse tek başına, “Japonya’nın yeni nesil Road Warriors’ı” olarak pazarlanan takıma karşı galibiyeti aldı.

2006’nın ikinci yarısında Kenta Kobashi kansere karşı savaşırken, şirketin Budokan’daki şovları ciddi seyirci kaybı yaşadı. Geleneklerin dışına çıkılarak, 90 kilonun altındaki iki güreşçi, Naomichi Marufuji ve KENTA, ağır sıklet kemeri içinmain event'de karşılaştı. Bu, ağır sıklet kemeri için yapılan ilk junior heavyweight maçıydı ve sadece 5.000 bilet sattı10 Aralık 2006’da, Misawa dört yıl sonra ağır sıklet kemerine geri dönmek zorunda kaldı. Bu, onun son kez tekli maçlarda başrolde olacağını açıkladığı Kobashi maçı sonrası alınan bir karardı.

Bu 15 aylık şampiyonluk dönemi, ne efsane maçlarla doluydu ne de salonları doldurdu. Bu sadece, şirket kan kaybetmesinbüyük şovlar hâlâ “makul” kalabalıklara oynayabilsin diye yapılmış bir ilk yardımdı. Rakipleri, Misawa’nın eksiklerini kapatacak kadar yetenekliydi. İşler kötü gidiyordu ama alt karttaki harika maçlar sayesinde şovlar hâlâ beğeni topluyordu. Kemer Morishima’ya geçtikten sonra, Misawa genelde tag maçlarında, genelde kartın ortasında, ve ring süresinin çoğunu partnerlerine bırakacak şekilde çalıştı.

Kamuoyuna hiç açıklanmasa da, 2007’de emekli olma planı vardı. Ama Kobashi hastaydı ve şirketin onu hâlâ main event'e ihtiyaç duyması nedeniyle bu ertelendi. Daha sonra Kobashi tam zamanlı geri döndüğünde bırakmayı planladı ama şirket zor durumdaydı, bu da ertelendi. Karısından öğrendiğimize göre, bir hafta önce ona “yıl sonunda emekli olacağım” demişti. Şirketin iş başkanı Ryu Nakata’ya da emekli olacağını, ama bir veda turu istemediğini söylemişti.

Ancak fiziksel olarak ne düşünürse düşünsün, içten içe yine de Baba gibi olacağına dair güçlü bir ihtimal vardı. Baba, ölümünden iki ay öncesine kadar güreşmişti ve 14 yıl boyunca bir maç bile kaçırmamıştı. Misawa da, ringde fazla aktif olmadan, partnerlerinin taşıdığı üçlü maçlara çıkarak yıllarca çalışabilirdi, çünkü varlığı şirketin ayakta kalması için önemliydi. Hayatının son gecesinde, Misawa & Shiozaki, turnuva zaferinden sonra, GHC tag team kemerleri için Bison Smith & Akitoshi Saito ile karşılaşacaktı. Misawa’nın boynu maç boyunca rahatsızdı. Turne sırasında omzunu incittiğine inanıyordu. Ama bu bir kemer maçıydı, yani yüksek tempoda çalışmak zorundaydı. Maçın çoğunu Shiozaki götürdü, Misawa sonlara doğru “hot tag” alarak ringe girdi, Smith’e birkaç dirsek vurdu ama kısa süre sonra durduruldu. Smith, bitirici hareketlerinden biri olan Iron Claw slam’i yaptı, Misawa tuştan kurtuldu. Smith ardından Saito’ya tag verdi. Saito bir dizi hareket yaptı, bunlardan biri de bir back suplexti.

Tehlike seviyesi 1 ile 10 arasında 7 olarak tanımlanmıştı ama Misawa’nın kafası yere çarpmıştı. Misawa öylece hareketsiz yattı. Hemen hakem Shuichi Nishinaga’ya “Hareket edemiyorum” dedi ve ardından bilincini kaybetti. Nishinaga hemen maçı 27:03’te durdurdu, saat 20:45’ti. Başta seyirciler tam olarak ne olduğunu anlayamadı. Japon güreşi düzenlenmediği için, bu New Japan gibi bir şirketin şovu olsaydı mevcut olacak doktor, orada yoktu. Misawa hareket etmiyordu, fakat seyirciler bu tür durumlara alışkındı; televizyonda yayınlanan kickboks ve MMA maçlarında pek çok görkemli nakavt görmüşlerdi. İlk büyük sorunun belirtisi, mikrofondan arenada doktor var mı diye sorulmasıydı.

Yerel bir doktor, seyirci olarak oradaydı; ringe gelip nabzın olmadığını fark etti ve CPR uygulamaya çalıştı. Misawa'nın kalbini tekrar atmaya zorlamak için otomatik eksternal defibrilatör (AED) pedlerini kullandı, fakat başarısız oldu. Çok kısa sürede, tüm güreşçiler ringe koştu; hepsi şaşkın, sinirli ve endişeliydi. Seyircilerin arasında birçok kadın ağlıyordu ve onun adı yankılanıyordu. Bazı güreşçiler panik içinde de olsa ismini haykırıyor, onun duyabilmesi ve karşılık vermesi için yalvarıyorlardı. Seyirciler izledikçe, Misawa'nın morarmaya başladığını fark ederek paniği daha da derinden hissettiler. Acil tıp ekipleri geldi ve uzun süre onun üzerinde çalıştı, ancak sonuç alamadı.

Bu, hafta sonu boyunca birçok ulusal haber ve spor programında yayınlandı. Misawa, Hiroşima Kolej Hastanesine hızla kaldırıldı. Saito, yanından ayrılmamak için hastaneye gitti. Morishima ise arenada kalarak kalabalığa durumu anlattı; çoğu, az önce gördüklerinin ne anlama geldiğini öğrenmek için beklemede kalmıştı. Morishima, seyircilere Misawa'nın hastanede olduğunu ve durumunun kritik olduğunu, fakat "Yeni bir bilgiye sahip olmadığımızı" söyledi. Hüzünle, "Umursadığınız için teşekkür ederiz" dedi.

Misawa, hastanede saat 22:10'da öldüğü açıklandı. Profesyonel güreş tarihine baktığımızda, ringde ya da maç sonrası hastanede, maçla ilgili koşullar nedeniyle ölenlerin sayısının 100'ü aştığı söylenebilir. Ancak Owen Hart ya da Ray Gunkel gibi bölgesel efsanelere saygımızı koruyarak belirtmeliyiz ki, Misawa'nın statüsü, bu kişilerin hiçbirine yaklaşamıyordu. Misawa’nın ringde öldüğü inancı yaygın olsa da, onun ölümünün hastanede gerçekleştiği kamuoyuna duyuruldu; böylece arenada bulunanların onun önlerinde öldüğünü düşünmeleri engellenmiş oldu. Ailesi bilgilendirildi ve kısa sürede uçakla geldi; ertesi sabah doktor, ölüm nedenini onlara açıkladı. Aile, cesedini yaşadıkları Koshigaya, Saitama’ya götürdü ve ölüm nedeninin gizli tutulmasını istedi. Hemen gizli bir cenaze yapıldı ve Misawa krem edildi.

Pro Wrestling NOAH, hayranların katılabileceği bir kamu anma töreni düzenleyeceğini duyurdu; bu tören 4 Temmuz’da Differ Ariake’de yapılacak. İş müdürü Ryu Nakata, Differ Ariake’nin şirketin merkezinin bulunduğu, ofislerinin yer aldığı yer olduğunu belirtti. Misawa'nın, hem ring içinde hem de dışında çalıştığı yer olduğundan, şirketin ilk gösterisinin de bu mekanda düzenlendiğinden söz etti. Ertesi gece, house show (sell out) sırasında, NOAH Başkan Yardımcısı Mitsuo Momota, ölüm nedenini ailesinin gizli tutulması talebi nedeniyle açıklayamayacağını belirtti. Ancak, Hiroşima Emniyet Müdürlüğü’nün olayla ilgili raporuna göre, doktorlarla yapılan görüşmeler sonrasında ölüm nedeni servikal omurilik travması olarak belirlendi.

Misawa’nın aldığı gerçek darbe, C-1 ve C-2 omurlarının parçalanmasıydı—bu da başıyla omuriliği arasındaki bağlantının fiziksel olarak koptuğu anlamına geliyor. Bu tür bir yaralanma doğrudan kalp ve solunum durmasına (kardiyopulmoner arrest) yol açar. Aynı seviyede bir yaralanmayı aktör Christopher Reeve, 1995 yılında attan düştüğünde yaşamıştı. Reeve, olay anında aldığı acil tıbbi müdahale sayesinde hayatta kalabilmişti. Misawa hayatta kalsa bile—ki bu ancak mucize olurdu—muhtemelen felçli (paraplejik) kalacaktı.

Eğer Misawa, Steve Austin, Diamond Dallas Page (DDP) ya da Ted DiBiase gibi zamanında ABD'de bir doktora gitmiş olsaydı, muhtemelen boynundaki ciddi hasar teşhis edilecekti. Bu isimlerin her biri doktorlar tarafından uyarılmıştı: Bir kötü düşüş daha kalıcı felce neden olabilirdi. DiBiase bu noktada emekli olmuştu (gerçi son yıllarda son bir maç yapma düşüncesinden bahsetmişti). Austin ve DDP teşhis sonrası birkaç kez ringe çıkmış olsalar da, sonunda tamamen güreşi bırakmışlardı—özellikle Austin, devasa geri dönüş tekliflerini bile reddetmişti.

Misawa ise bu tür bir tıbbi görüşü hiç almadı. Oysa iki yıl önce bir maçta sarsıntı (beyin sarsıntısı) geçirip servikal burkulma tanısı konulmuştu. Japon medyası bile, ölümünden sonra, bu noktada onun güreşmemesi gerektiğini açıkça yazdı. Misawa'nın ölümünün ardından herkesi şok eden bir kararla NOAH turnesi ertelenmedi, ertesi akşam Fukuoka’da planlanan şov gerçekleştirildi. Jun AkiyamaTakeshi Rikio'ya karşı GHC ağır sıklet unvanını savunacaktı. Tokyo’daki NOAH ofislerine çiçek bırakan hayranlar sıraya girdi. Fukuoka’da, 2.600 kişilik, eski bir bowling salonundan dönüştürülmüş olan Hakata Star Lanes’de şov düzenlendi. Japon güreşi artık büyük kalabalıklar çekmediği için birçok promosyon, şehirdeki şovları bu salonda yapıyordu. Şovdan saatler önce devasa bir kalabalık arenanın çevresinde toplanmıştı. Salon tamamen doldu.

Ancak atmosfer son derece gerçeküstüydü. Herkes her şeyin normalmiş gibi olmasını istercesine davranmaya çalıştı, ama bu çaba bile aslında her şeyin anormal olduğunu hatırlatıyordu. Misawa ürünleri, tüm turne için getirilmiş olmasına rağmen, daha şov başlamadan tamamen tükendi. Şovun açılışında Misawa için 10 saniyelik saygı duruşu yapıldı. O gün, dünya genelinde şov yapan tüm büyük güreş promosyonlarında bu yapıldı (sadece WWE ve TNA hariç; bu iki şirket de sadece web sitelerinde kısa açıklamalar yayınladı. WWE, Raw yayınında anmadı ama CM Punk, bileklerine ve kollarına sardığı bandaja Misawa’nın adını büyük harflerle yazarak gizlice saygısını gösterdi).


Son bir kez Misawa’nın müziği çaldı ve seyirciler onun adını hep bir ağızdan haykırdı. Misawa'nın ölümü Japonya’da beklenen şekilde büyük yankı uyandırdı. Ana akım haberlerde, tartışma programlarında ve tüm spor gazetelerinde manşet oldu. En az bir spor gazetesi, haberi Cumartesi gecesi geç saatlerde aldıktan sonra baskıyı durdurup Pazar baskısının ilk sayfasını yeniden düzenledi. Google ve Yahoo Japan’ın ana sayfalarında en üst sıradaydı. Tepkiler sadece Japonya'yla sınırlı kalmadı—Düsseldorf, Almanya’da, Japon nüfusunun yoğun olduğu bir bölgede düzenlenen büyük bir havai fişek gösterisinde bile kendiliğinden "Misawa!" tezahüratları başladı. Oradaki Japonlar, Misawa’nın Tsuruta, Kawada ve Kobashi ile olan efsanevi maçlarını hatırlayıp onun anısını yaşatıyorlardı.

Ancak medyada çelişkili yaklaşımlar da oldu. Bazı yüksek profilli Japon gazeteleri olaya sadece birkaç paragraf ayırdı. En şaşırtıcı olanı, Japonya’nın en güvenilir haber kaynaklarından biri olan NHK televizyonunun, Misawa’nın ölümünü sadece bir dakikalık bir haberle geçiştirmesiydi. Bu karar, güreş hayranlarını öfkelendirdi. NHK'nin editör kadrosundaki daha yaşlı kuşak için güreş, sadece RikidozanBaba ve Inoki döneminde büyük bir şeydi. Bu durumu daha da ilginç kılan şey: Jumbo Tsuruta’nın ölümü büyük yankı bulmuş, Lou TheszKarl Gotch ve Fred Blassie gibi yabancı efsanelerin ölümleri de ciddi şekilde haberleştirilmişti. Hele Giant Baba’nın ölümü neredeyse ulusal bir yas havası yaratmıştı. Aynı şekilde, Bruiser Brody’nin trajik ölümü, Japon medyasında iki ay boyunca gündem olmuştu. Buna karşın, Terry Gordy’nin vefatı neredeyse hiç haber yapılmamıştı.

İngilizce yayın yapan Japan Times, Misawa hakkında sadece yedi paragraflık, yerel ajans kaynaklı bir haberi “Kısa haberler” bölümünde yayımladı. Misawa'nın kariyerine dair sadece şu iki cümle yer aldı:

“1981 yılında profesyonel güreşe başlayan Misawa, kısmen kaplan başı şeklindeki maskesiyle tanındı. 2000 yılında Pro Wrestling NOAH organizasyonunu kurdu ve başkanlığını yaptı.”
Ancak her şey bu kadar yüzeysel değildi. NTV sabah programı sunucusu Kazuo Tokumitsu—ki Japonya'da Walter Cronkite’a benzetilir—ertesi sabah Misawa'nın ölümüne 20 dakikalık özel bir bölüm ayırdı. Tokumitsu’nun Misawa’yla dost olduğu ve NTV’nin güreş programını yayından kaldırma planına karşı çıkan önemli seslerden biri olduğu biliniyordu. Tokumitsu, Rikidozan döneminde ulusal üne kavuşmuş bir güreş sunucusuydu.

FVG5OYSXEAAso2c

NTV ayrıca, 7 Temmuz’daki halk cenazesinden bir gün sonra, Misawa’nın hayatını ve maçlarını anlatan 90 dakikalık özel bir program yayımlayacağını duyurdu. Özel anı dergileri de hızla piyasaya sürülmek üzere hazırlanıyordu. Hatta ESPN web sitesinin ABD ön sayfasında manşet oldu ve Avustralya’daki Sydney Morning Herald gazetesinin spor bölümünde yer aldı.

Fukuoka'daki şovun başlangıcındaki saygı duruşunun ardından, 39 yaşındaki Akiyama ringe çıktı ve L-4 ile L-5 omurları arasındaki diskinde fıtık olduğunu açıkladı. Belirsiz bir süre sahalardan uzak kalacağını belirtti. Uzun süredir büyük acıyla mücadele ediyordu; Japon sporcuların tipik zihniyetiyle, acıyı kabullenmenin zayıflık olarak görülmesi nedeniyle bu durumu görmezden gelmişti. Bu yaklaşım, Amerikalı sporcuların tutumundan pek farklı olmasa da, Japon kültüründe "şikayet etmemek" daha baskın bir özellik. Bir önceki gece yaşananlardan sonra kendi durumunu gözden geçirip muayene olmaya karar verdi. Bu olay, güreş dünyasında rahatsızlıklarını görmezden gelerek çalışmaya alışmış pek çok kişi için bir uyanış oldu.

Akiyama, kemeri boşa çıkarmak zorunda olduğunu söyledi ve Shiozaki ile Rikio'nun şampiyonluk için karşılaşacağı duyuruldu.

Akiyama aynı zamanda büyük bir baskı altındaydı çünkü şirket, Misawa'nın ofis sorumluluklarını devralmasını bekliyordu. Başkan yardımcısı Momota, mevcut turun bitiminin ertesi günü (23 Haziran) bir toplantı yapılacağını ve şirketin geleceğinin tartışılacağını belirtti. Üç ay içinde yeni bir başkanın açıklanması bekleniyordu.

27 yaşındaki Go Shiozaki, Rikio'yu 22:37'de "Go Flasher" ile tuş ederek şampiyonluğu kazandı. Shiozaki'nin bu federasyonun yeni yıldızı olacak yeteneği vardı, ancak televizyon yayınlarının mevcut durumu nedeniyle asla Misawa, Kobashi, Keiji Muto veya Riki Choshu gibi büyük bir star olabilecek platformu bulamayacaktı. Shiozaki, 2008'de ROH'da çalışmaya gidene kadar hep üst ve orta sıradaki güreşçilerle heyecanlı maçlar yapan ama sonunda kaybeden bir rolü üstlenmişti. Morishima'nın aksine (ROH'da dünya şampiyonu olup Japonya'ya dönüşte ana yıldız olarak konumlandırılmıştı), Shiozaki ROH'da orta sırada kalmıştı. Şampiyon olmaya hazır olmasa da, bu noktada en uygun seçenek oydu.

Mekan, yaşanan olaylar nedeniyle duygusal bir atmosferdeydi ve iyi bir ana maç izlendi. Shiozaki, kemeri kazandıktan sonra mikrofonu alıp konuşmadı; bu, Misawa'nın da büyük şampiyonluklar kazandıktan sonra nadiren konuşmasıyla benzer bir semboldü.

Gecenin en çarpıcı anı, 43 yaşındaki Saito'nun (o gün emekliliğini açıklamaktan son anda vazgeçirilmişti) Misawa'nın büyük bir fotoğrafının önüne diz çöküp ağlayarak özür dilemesiydi. Bu sahne, fanlara Misawa'nın ölümünün bir kalp krizinden değil, ringde yapılan bir hareketin doğrudan sonucu olduğunu gösterdi.

Son 25 yılda sayısız yüksek profilli profesyonel güreşçinin ölümü yaşandı. Uyuşturucu kaynaklı ölümler, ring içi ve dışı kazalar, hatta bir cinayet vakası bile vardı. Çoğu, bir güreş yıldızı olmanın getirdiği yaşam tarzının ve kolay baştan çıkarıcıların kurbanı olmanın sonucuydu. Eddy Guerrero gibi bazıları ise, Dusty Rhodes'ın onun ölümünden hemen sonra söylediği gibi, "main event seviyesine ulaşma uğruna" ölmüş olabilirdi – küçük boyutunun engel olduğu statüyü kazanmak için steroid ve büyüme hormonu kullanımına başvurması gibi. Misawa ise şampiyon olma uğruna değil, şampiyon olmanın kendisi yüzünden hayatını kaybeden ilk isimdi.

Sembolizmin güçlü olduğu Japonya'da bu olayda da pek çok anlam yüklendi. Bazı medya raporlarında, maçın son hareketi olan "Noten Sakasa Otoshi"nin (Lou Thesz'in ünlü Greco-Roman backdrop'i), Thesz'in 1950'lerde Rikidozan'ı Honolulu'da tuş ettiği hareketle aynı olduğuna dikkat çekildi. Thesz, Japonya'da hiç yenilmeyen Rikidozan'ı mağlup ederek ülkedeki güreş patlamasının ilk dünya şampiyonu olmuş ve efsaneleşmişti. Misawa'nın, Japon kültüründeki bu tarihi bitirici hareketle ölmesi bazılarına göre güreşin sembolik olarak sonuydu: Thesz'in Rikidozan'a yaptığı hareketle başlayan çağ, aynı hareketle Misawa'nın ölümüyle kapandı.

Pek çok haber bülteninde, genç güreşçilere ithafen, Misawa'nın ilk televizyon maçı (22 Nisan 1983, Sapporo – Lou Thesz Kupası finali) gösterildi. Thesz, tüm maçlarda hakemlik yapmış ve gençlerin, ringde efsane bir ismi görünce daha iyi performans sergileyeceği düşünülmüştü. Misawa o maçta Shiro Koshinaka'ya kaybetmişti ancak daha yetenekli olduğu belliydi. Turnuva kazananının yurtdışına gönderilip tecrübe kazanarak yıldız olarak dönmesi planlanıyordu. Dana White'ın Griffin-Bonnar maçı sonrası yaptığı gibi olmasa da, Giant Baba maçtan o kadar etkilenmişti ki ikisini de Meksika'ya gönderdi.

Güreş programlarında sıkça reklamı yapılan "The Wrestler" filmi, Japonya'da neredeyse aynı sonla gösterime girdi. Randy "The Ram", Misawa seviyesinde bir yıldız olarak tasvir edilmese de, geçmiş günlerinde kalmış, küçük organizasyonlarda çalışan bir karakterdi – ve film belirsiz bir sonla bitse de, teoride son sahnede hayatını kaybetmişti. Daha da sembolik olan, Misawa'nın ABD'deki son maçının (3 Kasım 2007, ROH – Manhattan Center) GHC kemerini koruyup KENTA'yı tuş ettiği maç olmasıydı. Grip olmasına rağmen, onu bantlardan izleyerek büyümüş coşkulu bir kalabalık ve KENTA'nın uyumlu performansı sayesinde bu maç **** derecesinde bir başarıydı. O maçı izleyenler arasında, "The Wrestler"ın yapımcısı Darren Aronofsky ve başrol için düşünülen Nicolas Cage de vardı (rol sonradan Mickey Rourke'a gitti)


All Japan Pro Wrestling'in bildiğimiz haliyle sona ermesine yol açan sorunlar, Giant Baba'nın ölümünden sonra Misawa ve şirketin sahibi olan Baba'nın dul eşi Motoko Baba arasında yaşanan anlaşmazlıklardan kaynaklandı. Misawa, şirketin en büyük yıldızı ve soyunma odasının lideriydi. Tıpkı bir spor takımında yıldız oyun kurucu gibiydi. Bir yıl önce, Motoko Baba, şirketin 26 yıllık tarihinde ilk kez booker (maç düzenleyici) olarak Misawa'yı görevlendirme kararı almıştı. Kocası, kendisinin ve hiç çocukları olmayan eşinin "altın çocuk" olarak gördüğü Misawa'yı özenle yetiştirmiş ve onu yeni neslin en büyük yıldızı yapmıştı. Oysa Toshiaki Kawada ve Kenta Kobashi gibi daha dinamik performans sergileyen güreşçiler de vardı.

Motoko Baba, 1990'larda şirketin işlerini yönetirken, Tokyo'da arka arkaya 200'den fazla kez tükenen bilet rekoru kırıldığı dönemde, bu başarının Misawa ve Kobashi'nin popülaritesi sayesinde olduğunu belirtmişti. İnsanlar işlerin neden bu kadar iyi gittiğini sorduğunda, pek çok büyük yıldız olsa da, "Bu tükenen biletlerin sebebi Misawa ve Kobashi'dir" diyordu. Bu rekor seri, 8 Haziran 1990'da Misawa'nın Budokan Hall'da Jumbo Tsuruta'yı yenmesiyle başlamıştı (o maç aslında tam 500 bilet kala tükenmişti ve uzun yıllar boyunca bir daha böyle bir şey yaşanmayacaktı). 1996 başına kadar Tokyo'daki her şov tükenen biletle devam etti. Bu, muhtemelen güreş tarihinde hiçbir şirketin büyük bir şehirde yakalayamadığı bir rekordur.

Yine de kocası öldüğünde, Motoko Baba, şirketin başkanlığını Mitsuo Momota'ya devretme kararı aldı. Momota, Rikidozan'ın oğlu olarak asil bir geçmişe sahip olsa da, aslında yaşlı ve orta sıra bir güreşçiydi; ne yeterince büyük ne de yeterince iyiydi.

Mitsuharu Misawa parçalanmış bir aileden geliyordu ve All Japan Pro Wrestling hayranı olarak büyümüştü. Özellikle de şirketin genç yıldızı Tomomi "Jumbo" Tsuruta'ya hayrandı. 12 yaşındayken bu şirket için güreşçi olmaya karar verdi. Birkaç yıl sonra okulu bırakıp güreşçi olmak istedi. Tsuruta ile All Japan dojosunda tanıştı ve şirkete katılmak istediğini söyledi.

Tsuruta ona şöyle dedi: "Ben üniversiteden mezun olup diploma aldıktan sonra All Japan'e katıldım. Bence sen de liseyi bitirmelisin. Bu, hayatın için en iyisi olacaktır." Tsuruta, kendisinin birkaç ulusal amatör güreş şampiyonluğu kazandıktan ve Olimpiyatlar'da yarıştıktan sonra profesyonel güreşe davet edildiğini anlattı. Misawa'ya eğer profesyonel güreş konusunda ciddiyse, önce olabileceği en iyi amatör güreşçi olmaya odaklanması gerektiğini söyledi.

13 yıl sonra, şirketin en büyük yıldızı olan Tsuruta, Giant Baba'nın maçtan birkaç saat önce Budokan Hall ana etkinliğinde Misawa'ya yenilmesini istemesiyle şok yaşadı. O dönemde Japonya'da güreş böyle işlemiyordu, ancak tarihin de gösterdiği gibi Baba'nın sezgileri kesindi. Maçtan önce salonda başlayan "Misawa" tezahüratları ve binanın tek çıkışındaki devasa kuyruk, beklenmedik bir hamlenin zamanının geldiğini gösteriyordu. O geceki atmosfer benzersizdi - ne daha önce ne de sonra herhangi bir spor etkinliğinde böyle bir enerjiye şahit oldum.

Bu maçın bu kadar ünlü olmasının ve işleri değiştirmesinin bir nedeni de, salondaki herkesin Misawa'nın kazanmasını istemesiydi. Neredeyse kimse bunun gerçekten olacağını beklemiyordu. Baba, girişteki büfede otururken, aniden patlayan Misawa merchandise satışlarını izliyor ve kalabalığın uğultusunu duyuyordu. Sonunda soyunma odasındaki Tsuruta'ya mesajını iletti.

Kariyerinin en önemli maçından üç hafta önce, All Japan Tokyo Gym'de bir şov düzenliyordu. Tiger Mask & Kawada vs. Yoshiaki Yatsu & Samson Fuyuki maçında, Tiger Mask Fuyuki'yi German suplex ile tuş ettikten sonra Kawada'dan maskesini çözmesini istedi. Maskesini çıkarıp kalabalığa fırlattı ve mikrofonu alarak Tsuruta'ya 8 Haziran 1990'daki Budokan Hall şovunda teke tek maç için meydan okudu.

Bu anın bu kadar büyük bir tepki alacağını kimse tam olarak tahmin edemezdi. Tiger Mask bir yıldızdı, ancak o seviyede değildi. Yine de kalabalık "Misawa" tezahüratlarıyla patladı ve bu tezahüratlar sonraki haftalardaki tüm house show'larda devam etti. Bu, umdukları bir tepkiydi, ancak en iyimser beklentilerin bile ötesindeydi.

Lou Thesz Kupası'ndaki performansının ardından Meksika'ya gönderilen Misawa, bir yıldan biraz fazla bir süre sonra 26 Ağustos 1984'te geri döndü. Bu sefer Tiger Mask'in reenkarnasyonu olarak bir süperstar olmayı hedefliyordu. Baba, Tiger Mask karakterini yaratan Ikki Kajiwara ile anlaşmıştı. Orijinal çizgi filmde Tiger Mask'in rakibi Black Tiger ile olan kavgasında, Baba'nın animasyon versiyonu da yer alıyordu.

GfPltPPXgAAlZGz

1981'de New Japan, Satoru Sayama'ya Tiger Mask karakterini vererek büyük bir sansasyon yaratmıştı. Sayama, Japonya'da başarılı olan küçük boyutlu güreşçilerin önünü açan isimdi. Ancak bir yıl önce emekli olmuş ve ardından yaşanan skandallar New Japan'ı zor durumda bırakmıştı. Bu sırada Giant Baba, rakip şirketi zayıflatmak için agresif hamleler yapıyordu. Tiger Mask karakterinin haklarını satın alarak Misawa'yı bu role seçmesi de bu hamlelerden biriydi.

Sadece 22 yaşındaki Misawa, Tokyo'daki Denen Coliseum'da 13.000 kişilik tükenen biletli bir kalabalık önünde ilk kez Tiger Mask olarak çıktı. Maçta, dönemin en iyi Meksikalı güreşçilerinden La Fiera'yı Sayama'nın imza hareketi Tiger Suplex ile tuş etti. Ana maçta ise Bruiser Brody & Stan Hansen, Dory Funk & Baba'ya karşı PWF dünya takım kemerlerini korudu. Misawa'nın push'u o kadar güçlüydü ki kısa sürede Korakuen Hall ana maçında Tiger Mask & Tsuruta, Baba & Genichiro Tenryu ile berabere kaldı.

Baba, Tiger Mask'in karşısına Jerry Estrada, Pirata Morgan, Chavo Guerrero gibi isimlerin yanı sıra orijinal Tiger Mask'in en büyük rakipleri Dynamite Kid ve Kuniaki Kobayashi'yi de getirdi. Misawa sonunda NWA International junior heavyweight şampiyonu oldu. Ancak 1985 sonunda diz sakatlıkları nedeniyle Baba onu heavyweight division'a çekme kararı aldı.

Misawa'nın Tiger Mask olarak ne tam bir başarı ne de tam bir başarısızlık olduğunu söylemek mümkün. Küçük boyutu dezavantaj yaratıyordu ve kendisiyle sürekli kıyaslanan orijinal Tiger Mask'in çarpıcı yeteneklerine sahip değildi.

Bu zamanlama, All Japan'in o yıllarda Tsuruta ve Tenryu arasındaki feuda odaklanmış olmasıyla da ilgiliydi. Tenryu, milyarder Hachiro Tanaka'dan yıllık 800.000$ gibi o dönem için rekor bir teklif alarak Super World Sports adlı yeni bir güreş grubu kurmak üzere ayrıldı. Bu durum Misawa ve Kawada'nın Tsuruta'ya karşı main event eviyesine çıkarılmasını hızlandırdı.

Baba'nın maç sonucunu değiştirme emrini alan Tsuruta şoke oldu ve sayı ile bitirmeyi teklif etti. Baba'nın cevabı tek kelimelikti: "Hayır." 24:06'da Misawa'nın Tsuruta'yı tuş etmesiyle biten muhteşem maç, salondaki duygusal atmosferi videoların aktaramayacağı bir andı. Seyircinin %80'i gözyaşları içinde "Misawa" tezahüratları yaparken, bir sonraki Budokan Hall biletleri için kuyruğa giriyordu. O gece, tarihin değiştiği anlaşılıyordu. 19 yıl sonra, Misawa'nın ölümünün ertesi günü, Japon haber ve spor programlarında en çok gösterilen klipler bu maçtan alıntılar oldu. Kariyerinin en dikkat çekici anı olarak tarihe geçti.

1999 yılında, Tsuruta Motoko Baba’ya giderek Misawa’nın güreşçilerin lideri olduğunu ve şirketin başına geçmesi gereken kişi olduğunu söyledi. Motoko Baba, Tsuruta’nın bu önerisini kabul etti ancak ardından Tsuruta’yı şirketin yönetiminden uzaklaştırdı. Tsuruta Japonya’dan ayrılarak Portland State Üniversitesi’nde profesör olarak yeni bir hayata başladı. Ancak Motoko Baba sözünü tuttu; Tokyo Dome’daki Giant Baba Anma şovundan iki gün sonra, Misawa’nın Vader’ı yenerek Triple Crown’ı tekrar kazandığı gecenin ardından, Motoko Baba Misawa’yı şirketin yeni başkanı olarak ilan etti.

Ancak ikili arasındaki ilişki baştan itibaren bir felaketti. Motoko Baba, Misawa için bir zamanlar lise sonrası evinden kopmuş bir genç için manevi bir anne figürüyken, kısa sürede adeta bir kabus kayınvalideye dönüştü. Her konuda fikir ayrılığı yaşıyorlardı. Misawa işi büyütmek isterken, Motoko Baba işleri temkinli yürütmek ve ekstra harcamalardan kaçınmak istiyordu. Ona göre şirketin popülaritesi zirvedeki günlerine kıyasla düşmüştü ve televizyon durumu nedeniyle güreş artık eskisi kadar popüler olamazdı. O dönemlerde şirket hâlâ oldukça kârlıydı. Ancak aralarındaki sorunlar hem finansal hem de yaratıcıydı. Misawa güreşçilerin maaşlarını artırmak ve onlara sağlık sigortası vermek istiyordu. Motoko Baba ise bu değişikliklere karşı çıkıyordu. Bu da güreşçilerin Misawa’nın tarafında yer almasına neden oldu. Misawa şirketin kârını yeniden yatırıma dönüştürerek işi büyütmek istiyordu, ancak Motoko Baba statükoyu koruma yanlısıydı.

Misawa, NTV’ye giderek istifa etmeyi ve yeni bir şirket kurmayı planladığını, neredeyse tüm güreşçilerin de Motoko Baba’dan bıktığını ve onunla birlikte ayrılacağını söyledi. Güreş dünyasında “Ejderha Kadın” lakabıyla tanınan Motoko Baba, All Japan Pro Wrestling’de yıllardır kötü haberleri ileten kişi rolünü üstlenmişti. Bu sayede Giant Baba, iyi adam olarak kalıyor ve hem iş dünyasında hem halkın gözünde temiz bir imaj koruyabiliyordu. Bir güreş promötörü için bu imajı sürdürmek oldukça zordu, ancak bu dinamik bunu mümkün kılıyordu.



NTV yöneticileri bu duruma daha önce de tanıklık etmişti. 1972 yılında, Rikidozan’ın kurduğu Japan Pro Wrestling şirketi, büyük hissedarlarının kumar borçları nedeniyle dağılmak üzereyken, şirketin yıldızı olan Giant Baba onlara giderek ayrılması gerektiğini ve kendi şirketini kurmak istediğini söyledi (Inoki daha önce ayrılmıştı). NTV o zamanlar Baba’yı desteklemiş ve yeni grubun kurulması için finansman sağlamıştı. Misawa’ya da destek verdiklerini söylediler ancak her şeyi sessizce halletmesini istediler. Bu konuda kamuoyuna açıklama yapılmaması ve herhangi bir adımın bir yıl boyunca atılmaması konusunda anlaşıldı. NTV, Giant Baba’nın ölümünden sonra All Japan’ın televizyon programını kaldırmak için yaklaşık bir buçuk yıl beklemek istiyordu.

NTV, All Japan Pro Wrestling ile 28 yıllık bir ilişkiye sahipti. Giant Baba, 1963’te Killer Kowalski ile yaptığı maçtan bu yana NTV ekranlarının en önemli televizyon yıldızlarından biriydi. Halkın büyük bir kısmı için NTV ve Giant Baba neredeyse aynı şeydi. Hatta ağın kendisi, güreş programı ve Baba’nın ringe giriş müziği bile birbiriyle özdeşleşmişti.

Tsuruta, 13 Mayıs 2000’de, Filipinler’de böbrek nakli ameliyatı sırasında yaşanan komplikasyonlar sonucu 49 yaşında hayatını kaybetti. İki gün sonra, 15 Haziran’da Kagoshima’daki NOAH şovundan önce onun anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Kulisteki veteran güreşçiler, bunun dokuz yıl önce hep birlikte All Japan’a toplu istifa dilekçelerini sundukları gün olduğuna dikkat çekti.

16 Haziran 2000’de, Tokyo’nun Ariake bölgesinde profesyonel güreş için özel olarak inşa edilmiş 1.800 kişilik Differ Ariake binasında bir basın toplantısı düzenlendi. Misawa, yeni güreş organizasyonu olan Pro Wrestling NOAH’ın kurulduğunu ilan etti. All Japan’ın 28 tam zamanlı yerli güreşçisinden 26’sı onunla birlikte hareket etti. Sadece Kawada ve Masa Fuchi All Japan’da kaldı. Yabancı güreşçilerin çoğu olup bitenden habersizdi. Şirkette önemli bir rol üstlenen Johnny Ace, durumu diğerlerinden daha iyi analiz etti ve kendisine bir kaçış yolu hazırlayarak World Championship Wrestling’de perde arkasında maçların düzenlenmesine yardımcı olan bir işe girdi. Bu, WCW’nun kapanmasının ardından Jim Ross’un WWE’deki yetenek ilişkileri departmanında asistanı olmasına zemin hazırladı.

Üç gün sonra, NTV 21 Haziran 2000’de yayımlanacak olan 45 dakikalık özel bölümle All Japan güreş programının son kez ekranlara geleceğini duyurdu. Bu özel bölümde programın neden iptal edildiği açıklanacaktı. NTV, bir hafta sonra başlayacak “Coliseo” adlı haftalık programın yayınlanacağını ve bu programın ağırlıklı olarak K-1 haberlerine ve Misawa ile onun güreşçilerine ait görüntülere odaklanacağını duyurdu. NOAH maçlarının yayınlanmasına da bu program aracılığıyla başlanacaktı.

Misawa, kendi performansının artık zirvede olmadığını farkındaydı. Diğer büyük yıldız Kobashi ise diz ve dirsek sakatlıklarıyla boğuşuyordu. All Japan’daki son birkaç yılda Akiyama, birinci sınıf bir performansçı olarak sivrilmişti. Misawa, yeni organizasyonu kurduğunda attığı ilk büyük adım, Akiyama’nın hem kendisini hem de Kobashi’yi yenerek yeni organizasyonun lider yıldızı olarak yerini sağlamlaştırmasını sağlamak oldu.



Pro Wrestling NOAH, 5 Ağustos 2000’de, Misawa’nın simgesi haline gelen yeşil renkli ringiyle Differ Ariake’de sahneye çıktı. Misawa’nın yeşil taytları organizasyonun görsel imzası olmuştu. İlk gece olağanüstü bir başarıyla sonuçlandı. Budokan Hall gibi dev bir salon yerine 1.800 kişilik bir arenayla başlamak, bir illüzyon yaratmak içindi. Biletler dakikalar içinde tükendi. Şov gecesi salonun dışında bilet simsarlığı yapanlar, 60 dolarlık ringside biletleri 2.700 dolara, ayakta izleme biletlerini ise 800 dolara satıyordu.

Main event, kazanan takımın ertesi gece birbirine karşı teke tek maç yapacağı, iki düşüş üzerinden oynanan bir takım maçıydı. Kobashi & Akiyama, Misawa & Akira Taue karşısında iki düşüşü de kazanarak galip geldi. İlk düşüşte, Akiyama sadece 2 dakika içinde guillotine (boğma) hareketiyle Misawa’yı bayılttı. Bu hareket, onlarca yıldır profesyonel güreşte bitirici olarak kullanılmıyordu. Misawa, boğma hareketinden bayılmış gibi hareketsizce yerde yattı. Hareketin etkisini göstermek için ring kenarında Misawa’ya sahte bir CPR uygulandı. Bu, Misawa’nın şirketteki ilk ve son maçında aynı sahnenin yaşanmasıyla tuhaf bir tesadüf haline geldi.

İkinci düşüşte, Akiyama, Taue’yu 17:45’te tuş etti. Hakem, Kobashi & Akiyama’nın ellerini havaya kaldırırken, Akiyama aniden Kobashi’yi bir back suplex ile yere serdi. Ertesi gece ise, sembolik bir anlam taşıyan maçta, ayrılık sırasında All Japan Triple Crown şampiyonluğunu elinde bulunduran ve bu kemeri hiç kaybetmemiş olan Kobashi, yani hâlâ “gerçek” dünya şampiyonu olarak görülen isim, Akiyama tarafından 24:25’te tuş edildi.

All Japan’dan ayrılmadan kısa süre önce, Misawa, Budokan Hall’da yapılan ve kendi adına nadiren kaybettiği önemli bir teke tek maçta Akiyama’yı galip ilan ederek onu yükseltmişti. İlk gece, Misawa & Taue, bir centilmenlik anlaşması uyarınca Kobashi’nin kötü dizlerine saldırmamayı tercih etti. Ancak ikinci gece, Akiyama bu anlaşmayı bozdu; maçın büyük bölümünde dizlere çalıştı ve Kobashi’yi yine guillotine hareketiyle bayılttı. Kobashi, hareketin ardından yaklaşık iki dakika bilincini kaybetmiş gibi yaparak Akiyama’yı ve yeni bitirici hareketini yüceltmeye çalıştı.

Gqe5cubWkAEl0L7

Ancak Pro Wrestling NOAH, ilk heyecanın ardından ivme kaybetti. Misawa, GHC ağır siklet şampiyonluğunun ilk sahibi oldu; böylece Akiyama onu bir kez daha yenerek “mevcut dünya şampiyonunu yenen adam” olarak kemeri kazanacaktı. Bu, doğrudan ilk şampiyon olmak yerine, daha itibarlı bir başlangıç olarak planlanmıştı. Akiyama, büyük yıldızların peşinden koşan genç yetenek rolünde olağanüstü başarılıydı, ancak başrol oyuncusu olarak bir türlü istenilen etkiyi yaratamadı. Genç bir meydan okuyucu olarak seyircinin desteğini alabiliyordu, ama şampiyon ve ana yıldız konumunda, ne kadar güçlü itilmeye çalışılsa da o rol için gereken inandırıcılığı yakalayamadı.

NOAH, asıl çıkışını 23 Eylül 2002’de Budokan Hall’da yapılan Misawa – Yoshihiro Takayama maçıyla yakaladı. Takayama, birkaç ay önce Pride organizasyonunda Don Frye ile yaptığı, Japon güreş tarihinin en ünlü dövüşlerinden biri haline gelen maçın ardından kariyerinin zirvesindeydi. O maç sayesinde ülkenin her spor izleyicisi onun adını duymuş, dövüşün tekrarlarını defalarca izlemişti. Bu da Takayama’yı Japon profesyonel güreşinin en büyük yıldızı haline getirmişti. Misawa ise zaten bir efsaneydi. Bu karşılaşma, Budokan Hall’u tamamen doldurdu.

Misawa'nın bu zaferi, şampiyonluğa geçmişin dünya şampiyonaları kadar itibar kazandırdı. 1 Mart 2003'te kemeri Kobashi'ye kaybetmesi ise bir devrin son halkası oldu. Artık Kobashi, Akiyama'nın eksik kaldığı karizma ve duygu yüklü performansıyla Japonya'nın en büyük yıldızı olarak kabul ediliyordu. İki yıllık saltanatı inanılmaz bir başarıydı - özellikle de iki yıl önce kariyerinin sonuna gelmiş gibi görünen bir güreşçi için. Ancak sorun şuydu: Kobashi'nin vücudu o unutulmaz maçlarla harap olmuştu. Artık şirketin iniş çıkışları Kobashi'nin sağlık durumuna ve main event'de yer alabilme kapasitesine bağlıydı.

Kobashi'nin şampiyon olduğu dönemde şirket birçok açıdan dünyanın en iyi güreş organizasyonuydu. Kobashi'nin zayıf bir rakiple eşleşmediği sürece Budokan Hall maçları her zaman tükenen biletle oynuyordu. Tokyo Dome'daki iki şovla zirve yaptılar - her ikisi de yılın en iyi şovu seçilmişti.

10 Temmuz 2004'te 52.000 seyirci önünde Kobashi, Akiyama'yı muhteşem bir ana maçta yenerken; Misawa & Yoshinari Ogawa, Keiji Muto & Taiyo Kea'yı mağlup etti. Bu, Muto ile Misawa'nın aynı maçta yer aldığı tek andı. Yıllarca Muto (New Japan'in yıldızı) ve Misawa (All Japan'in yıldızı) arasında teke tek maç hayali kurulmuştu. Muto her zaman "Doğru sonuç Misawa'nın temiz bir şekilde kazanması olur" diyordu - bu, büyük şirketin rakibinin daha iyi bir "gerçek dünya şampiyonu" olduğunu kabul etmesi anlamına geliyordu. Ancak şirketler arası politikalar buna izin vermedi. 2004'e gelindiğinde ise artık bu bir takım maçında spot alışverişi yaparak yetinmek zorunda kaldılar.

18 Temmuz 2005'te 45.000 fan önünde Misawa, Kawada ile son teke tek maçına çıktı ve Kobashi, Sasaki'yi yendi. Misawa-Kawada maçı hikaye anlatımı açısından iyi olsa da 90'lardaki performanslarının yanına yaklaşamadı. Ana maç olmanın ağırlığını taşıyordu ancak şov bittiğinde herkes Kobashi-Sasaki'yi konuşuyordu - gecenin gerçek "rüya maçı" buydu.

Misawa ve Kawada'nın hikayesi 27 yıl önce Ashikaga Kogyo Lisesi'nde güreş takımı arkadaşı olarak başlamıştı. Misawa bir üst sınıftaydı ve 187 pound'da güreşiyordu. Kawada ise 165 pound'da mücadele ediyordu. Misawa 1980'de lise son sınıftayken ulusal şampiyon oldu. Mezun olurken Kawada'ya okul ceketini vererek ona liderliği devretti. Misawa 1981'de All Japan'e katılırken, Kawada da onun izinden giderek ertesi yıl ulusal lise şampiyonu oldu. Bu, ömür boyu sürecek bir rekabetin ilk adımlarıydı.

Gj0GyklXQAAl5OB

Kawada aslında çocukken daha çok New Japan hayranıydı. Hayali, Japonya'nın iki büyük güreş organizasyonundan o dönem daha popüler olan New Japan'e gitmekti. Ancak lisede Misawa onun için adeta ağabey gibiydi. İyi muamele gördü, özellikle Shiro Koshinaka ile takım olduğu zamanlarda alt kart maçlarında parlamasına izin veriliyordu. Misawa onu All Japan'in daha çok bir aile ortamı olduğunu söyleyerek ikna etti. Kawada 1982 yılında New Japan kampı yerine All Japan kampına katıldı, kampın yıldızı oldu ve profesyonel kariyerine çok hızlı bir başlangıç yaparak büyük bir güreşçi olacağının sinyallerini verdi.

İkili hem takım ortağı, hem takım şampiyonu, hem de tekli dünya şampiyonu oldular; ayrıca birbirlerine karşı tarihin en iyi maçlarından bazılarını yaptılar. Ancak her ikisi de yıldızlaştıktan sonra araları bozuldu. Tam olarak ne olduğu gizemini koruyor. Sürekli All Japan'da bulunan Amerikalı güreşçiler, bir şov sonrasında aralarında çıkan sert bir yumruklaşma kavgasını hatırlıyor. Adeta bir maç gibiydi, ikisinden biri pes etmeyene kadar devam etti ve sonunda ayırmak zorunda kaldılar. Kavganın sonunda Misawa’nın yüzü ciddi şekilde hırpalanmıştı. Olay halka yansıtılmadı; sonraki günlerde Misawa’nın yüzündeki morluklar sıradan bir sert maçtan kalma sanıldı çünkü o tarzda çalışan güreşçiler için morluklar alışılmadık değildi.

Bazılarına göre bu gerilim, Kawada'nın daha iyi bir atlet ve daha güçlü bir performans sergileyici olmasına rağmen Misawa'nın “seçilmiş kişi” olması yüzündendi. Misawa daha yakışıklıydı ve büyük yıldız olarak kitaplanmıştı. Ayrıca içerideki herkes tarafından lider olarak görülüyordu. 2000 yılında Misawa, tüm üst düzey güreşçilerin kendisiyle birlikte geleceğine inanıyordu ama Kawada ona katılmayacağını söyledi. O dönem, All Japan'da kalırsa sonunda kendisinin ana yıldız olabileceğini düşünüyordu. Ayrıca söylentilere göre New Japan, All Japan ile iş birliği yapacaktı; bu yüzden Kawada'nın Tokyo Dome'da yapılacak büyük rekabet maçlarının yıldızı olması mantıklıydı. Gerçekten de All Japan’ın yıldızı Kawada ile New Japan’ın yıldızı Sasaki arasında geçen rekabet müthişti ve Tokyo Dome’da iki kez kapalı gişe oynadı. Ancak Kawada’nın New Japan'daki dönemi, beklenildiği kadar uzun soluklu ya da etkileyici olmadı.

Bu olaydan beş yıl sonra, Tokyo Dome’da her şeyin son perdesi oynanıyordu. O noktada her iki isim de Hall of Fame efsaneleri olmuş, ring içinde tarihin en büyük rekabetlerinden birine imza atmışlardı. Büyük bir kalabalığın önünde, birbirlerine karşı son kez ringe çıktıkları düşünülen bu maçta, bu sahne büyük ihtimalle, ki öyle de oldu, her iki ismin de bu denli büyük bir arenada yaptığı son tekli maç olacaktı.


Büyülü anların sonuncusu 7 Aralık 2007’de yaşandı. Kobashi, kanser nedeniyle bir böbreği alındıktan sonra 17 ay ringlerden uzak kaldıktan sonra Budokan Hall’daki son kapalı gişe etkinliğinde geri döndü. O gece 2.500 ayakta bilet satıldı, ardından kapasite tamamen dolunca binlerce kişi geri çevrildi. O gece, 41 yıllık Budokan güreş tarihinde o arenada gerçekleşen en büyük profesyonel güreş kalabalığına sahne oldu.

Kobashi ve Takayama, Misawa ve Akiyama ile karşı karşıya geldi. Bu dört isim için bu maç, ringde geçirdikleri en duygusal karşılaşmalardan biriydi. Çünkü izleyen herkes, bunun artık böyle bir buluşmanın son olabileceğini hissediyordu. Stil, yıllar içinde dördünün de bedenini yıpratmıştı. Kobashi sayısız ameliyat geçirmiş, kanser onun fiziksel gücünden çok şey alıp götürmüştü. Ancak o gece, 27 dakikalık mücadele boyunca seyircilere bir mucize yaşatır gibi, eski günlerdeki gibi güreşti. Misawa, fiziksel olarak zaten yıllardır tükenmiş durumdaydı. Takayama ise birkaç yıl önce Sasaki ile yaptığı aşırı sert bir maçın ardından felç geçirmişti. Bu da, hem güreşçi hem de dövüşçü olarak yıllarca başına aldığı sert darbelerin birikimiyle olmuştu. Takayama’nın ünü, bu tür darbeleri alıp ayakta kalabilmesiyle oluşmuştu. Tüm bu sağlık sorunlarına rağmen, yeni yıldızlar yaratmanın zor olduğu bir ortamda hâlâ NOAH turnesinde yer alıyor ve All Japan’da Triple Crown şampiyonluğunu taşıyordu.


Akiyama ise bu dörtlü arasında hâlâ sağlıklı kalabilen tek kişiydi. Ancak yetenekli ve güçlü bir güreşçi olmasına rağmen, bir şirketin liderliğini omuzlama gücüne ulaşamıyordu. Maçtan sadece birkaç gün sonra bile şirket içinde bir huzursuzluk havası vardı. Misawa, çoğu genç güreşçi için hem bir lider hem de kariyerleri boyunca bildikleri tek patrondı. Artık bir dönemin bittiği, her geçen gün daha da netleşiyordu. Yeni dönemin ne getireceği bilinmiyordu, ama herkes, hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağının farkındaydı. Misawa’nın liderliğinde yaşanan altın çağ kapanmıştı ve artık o dönem sessizce tarihe karışıyordu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başlamak İsteyenler İçin | STARDOM Rehberi 2023

Dave Meltzer Gözünden Von Erich Mitolojisi