Çeviri: Ace's High #21-22

 #21


—2001 yılındaki kariyerinden konuşmaya devam ediyoruz. O yıl Eylül ayında, All Japan Pro-Wrestling için güreştin. Osamu Kido ile takım olup Masanobu Fuchi ve Yuto Aijima’ya karşı mücadele ettin. İlk kez başka bir promosyona gitmek biraz baskı yaratmış mıydı?



Tanahashi: Hayır, pek sayılmaz.



—Gerçekten mi, hiç mi baskı hissetmedin?



Tanahashi: Kendime çok güveniyordum. AJPW izleyicilerine NJPW’nin yetiştirdiği genç yetenekleri göstermek istiyordum. Hatta belki onlardan biraz hayran çalabilirim diye düşünmüştüm.



—Bu maç 8 Eylül’deydi. Ertesi gece, yani 9 Eylül’de Chiba’da Scott Hall’u tuşladın. Bu senin için büyük bir galibiyetti; aynı yılın başlarında Hall, Keiji Muto’nun Triple Crown unvanına meydan okumuştu. Ve sen, güreşte iki yılını bile doldurmadan onu yenmiştin.



Tanahashi: Amerika’da çok büyük bir isimdi. Her zaman hayranıydım. Onun Shawn Michaels’la WWF’te yaptığı maçları tekrar tekrar izlerdim. Klasik tarzı olan biriydi; gerektiğinde gösterişli ve karakter sahibiydi ama iş ciddiye bindiğinde klasik güreş tarzına dönüyordu.



—Amerikan güreşini çok takip ettiğini biliyoruz. WWF günlerinde Rick Martel’in büyük hayranı olduğunu duymuştum.



Tanahashi: Ah evet, “The Model” karakterini çok severdim; o narsist karakter yapısını. Sonuçta 80’lerin sonu, 90’ların başı Amerikan güreşi beni gerçekten çok etkiledi. Arm drag’leri Ricky Steamboat’tan, ön kolları Tito Santana’dan aldım.



—Ekim 2001’de Ueda’da Yuji Nagata ve Manabu Nakanishi ile takım olup Satoshi Kojima, Hiroyoshi Tenzan ve AKIRA’ya karşı güreştin. Bu senin ilk ana etkin maçındı. AJPW’de baskı hissetmedin ama ilk main event’inde hissettin mi?



Tanahashi: Yani aslında bu benim “main event güreşçisi” olduğum anlamına gelmiyordu. Sadece bir genç güreşçiye o akşam için yer açmışlardı. Ben de fazla düşünmedim açıkçası. O dönem benim için gelen her fırsatı değerlendirme zamanlarıydı. O dönemi kariyerimin özgürleştiğim bir dönemi olarak görüyordum, basamakları tırmanıyor gibiydim… Ama şimdi dönüp bakınca bayağı ukala bir çocuktum değil mi? (gülüyor)



—Belki “hesapçı” demek daha nazik olur (gülüyor). O zamanlar World Tag League, G1 Tag League olarak anılıyordu ve sen de Kenzo ile katılmıştın.



Tanahashi: Evet. Fukui’de TenCozy ile güreştiğimizi hatırlıyorum. Bu maç benim için çok heyecan vericiydi, ama maç berbat geçti.



—Tenzan ve Kojima tam da rekabetçi zirvelerine yaklaşırken, kâğıt üzerinde gayet heyecan verici bir eşleşme gibi duruyordu.



Tanahashi: Aynen öyle, ve hepimiz Japon güreşçiler olduğumuz için çok taraflı bir ortam vardı. Ben ve Kenzo olarak TenCozy’nin hayranlarını çalabiliriz gibi hissettik.



—O dönemden hatırında kalan tekli maçlar var mı?



Tanahashi: Hmm… Tatsumi Fujinami’nin NJPW’den ayrılarak kurduğu Muga organizasyonunda Tony St. Clair ile yaptığım maçı sevmiştim.



—Britanyalı usta güreşçi.



Tanahashi: Çok iyiydi. Sadece seninle oynuyor gibiydi adeta. Rakibin momentumunu kendi lehine kullanma konusunda uzmandı. Maçın sonunda o bana crossbody yaparken ben onu tuşla karşılamıştım, o da o pozisyondan dönüp beni small package ile yenmişti.



—Gerçek bir teknik usta yani.



Tanahashi: Maçtan sonra “İşte profesyonel güreş böyle bir şey!” diye düşündüm. O maç beni small package hareketinin hayranı yaptı. Fujinami de çok sık small package ya da backslide ile maç kazanırdı. Bu hareketler güreşin özünü çok iyi temsil ediyor bence: Son ana kadar pes etmezsen galibiyet şansın vardır.



—Veteranlar işte bu tür detaylarla fark yaratıyor.



Tanahashi: Aynen öyle. Ama genç bir güreşçi olarak ben bu hareketi kullanınca çok yuhalanırdım. 2005 civarında german supleksi bitirici hareketim olarak belirledim ama galibiyetlerimin çoğu içeriden cradlelardı (gülüyor).



—Tekrar 2001’e dönersek, 23 Aralık’ta bir Yume Kachi etkinliği vardı. Bu konseptte genç güreşçiler veteranlarla eşleşirdi. Senin rakibin Manabu Nakanishi’ydi ve bu senin ilk tekli ana etkin maçındı.



Tanahashi: Maçın detaylarını çok hatırlamıyorum ama o dönemde ana etkin seviyesine çıkmak için gerçekten çok motiveydim. “Bu noktaya ulaşmak için ne yapmam gerekiyorsa yapacağım” modundaydım. Kiminle güreşirsem beni o seviyeye taşır diye düşündüm ve Nakanishi’yle eşleşmek için çok çaba harcadım. Ama maçın kendisi mi? Tam bir fiyaskoydu.



#22


—Genelde güreşçiler belli bir noktaya geldikten sonra yurt dışına çıkar, sonra yeni bir havayla geri dönerler. Ama senin böyle bir fırsatın olmadı, değil mi?



Tanahashi: Doğru, etrafımdaki herkes gitti ama ben gidemedim.



—Wataru Inoue Meksika’ya, Togi Makabe Porto Riko’ya gitti.



Tanahashi: Evet, ama bana o fırsat hiç gelmedi. Gitmeyi çok istiyordum. Belki de o zamanlar fazla hesapçı olduğum için bir tür tepki gördüm, kim bilir (gülüyor).



—Sonuçta yurt dışından dönen güreşçiler genelde kartta bir üst seviyeye çıkıyor. Bu senin hesaplarının bir parçası mıydı?



Tanahashi: Şöyle bakarsak, yurt dışı deneyimi olmadan tepeye çıkan Japon güreşçiler arasında sadece ben ve Kenta Kobashi var diyebiliriz (gülüyor). Ama bence ben o deneyimi Japonya’da kazandım.



—Nasıl yani?



Tanahashi: Birçok güreşçi, özellikle geleneksel olarak, yurt dışında Japon olduğu için otomatikman “heel” yani kötü karakter olurdu. Bu da onları maç yapma konusunda yeni yöntemler öğrenmeye iterdi. Ben ise burada kalarak “babyface” yani iyi adam olarak görünmeye çalışıyordum ama yine de arenalarda yuhalanıyordum. Yani aynı şekilde öğrenmiş oldum! (gülüyor)



—Bunu senden duymak garip! (gülüyor)



Tanahashi: Ve yurt dışına giden güreşçilerin hedeflerinden biri de fiziksel olarak en üst seviyeye çıkmak oluyor. Ama ben zaten o konuda eksiğim yoktu, zaten “vücut yapan” biriydim.



—Doğru. Peki hiç gitme konuşması oldu mu?



Tanahashi: Hayır.



—Bir kez bile mi?



Tanahashi: Hiç. Bence şirket açısından bakıldığında, Kenzo ile oluşturduğumuz takım zaten ikimiz için de iş yapıyordu, o yüzden o şekilde devam ettiler.



—Gelelim 2002 yılına. Bu noktada işler değişti. 24 Ocak’ta Keiji Muto resmen NJPW’den ayrılıp AJPW’ye geçti. Bu sırada sen hâlâ...?



Tanahashi: ...Asistanıydım, evet.



—Peki Muto’nun ayrılacağını önceden hissetmiş miydin?



Tanahashi: Hayır, hiç. Her şey normaldi, günlük işlerimi yapıyordum. Sonra bana “Hey Tana, hadi bir şeyler yiyelim” dedi. Ben de “Oh, Ginza’ya gidiyoruz!” diye düşündüm.



—Muto seni sık sık yemeğe çıkarırdı.



Tanahashi: Evet. Ama bu sefer Dojo’nun yakınındaki Denny’s’e gittik. Kahve ısmarladı, oturduk, kahveleri içerken bana AJPW’ye gideceğini söyledi. Sonra da “Hey Tana, benimle gelmeni istiyorum” dedi.



—Vay be, bu büyük bir şey!



Tanahashi: Kesinlikle! Neredeyse kahveyi fışkırtıyordum (gülüyor).



—Muto’nun ayrılığı, Antonio Inoki’nin “Inoki-izm” denen MMA’yı güreşe entegre etme yaklaşımıyla da ilgiliydi.



Tanahashi: Bence NJPW’ye olan ilgisini kaybetmişti. Artık yeter demişti. Bu onun için sıfırdan başlamak, tutkularını yeniden keşfetmek adına bir fırsattı.



—Peki onun teklifine nasıl karşılık verdin?



Tanahashi: Hemen bir yanıt vermedim. Ama o bu fikre gerçekten çok hevesliydi. Ne kadar kazandığımı sordu, NJPW’deki kontratımı karşılayabileceğini söyledi.



—Yani iş para konusuna kadar geldi.



Tanahashi: Geldi ama benim için mesele para değildi. Daha çok yeniydim, burada henüz bir şey başarmamıştım.



—Yani baştan beri kalman gerektiğini düşünüyordun?



Tanahashi: Evet ve hayır. Sonuçta gençlik idolüm karşımda oturmuş bana “Seni istiyorum” diyor. Bu çok gerçeküstü bir andı. Ama ona biraz düşünmem gerektiğini söyledim, zaten sonra yeni yıl tatili geldi.



—Muto başka genç güreşçilerle konuştu mu?



Tanahashi: Sanmıyorum. Benim onun asistanı olmam nedeniyle dedikodular çıkmıştır tabii ama...



—Sonuçta Muto, Satoshi Kojima, Kendo Kashin ve bazı ofis çalışanlarını kendi tarafına çekti. O dönem bu durumun farkında mıydın?



Tanahashi: Hayır, hiç.



—O dönem ofiste ve soyunma odasında fikir ayrılıkları olduğu söyleniyordu. Herkes başka bir yöne çekiyordu. Sen böyle bir şey hissettin mi?



Tanahashi: Hayır, ben pek öyle bir belirsizlik ya da mutsuzluk hissetmedim. Hep kendimin haklı olduğunu düşünen biriydim, o kadar da kendime güveniyordum (gülüyor). “Ben NJPW’yi sevdiğim için seçtim ama burada daha hiçbir şey yapmadım” diye düşündüm, o yüzden ayrılmak istemedim.



—Muto’nun teklifini başka biriyle konuştun mu?



Tanahashi: Hayır. Ama zaten kafamda kararımı vermiştim, sadece ona söylememiştim.



—Peki sonunda ona ne dedin?



Tanahashi: Bir süreliğine Gifu’ya ailemin yanına gittim. Muto oradayken beni aradı ve “Kararını verdin mi?” diye sordu. İçimden “Ah, unuttum söylemeyi” dedim ve “Sanırım kalacağım” dedim. O da “Tamam, kusura bakma seni böyle köşeye sıkıştırdım” dedi.



—Gerçekten çok güzel bir şey söylemiş.



Tanahashi: Gerçekten öyleydi. Gerçek bir yıldız. Gerçekten düşünceli biriydi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başlamak İsteyenler İçin | STARDOM Rehberi 2023

Dave Meltzer'in Gözünden Misawa'nın Ölümü ve Kariyeri

Dave Meltzer Gözünden Von Erich Mitolojisi