Çeviri: Ace's High #19-20
#19
—Geçen sefer Shinya Hashimoto'dan çokça bahsetmiştik. Üzerinde büyük etkisi vardı, değil mi?
Tanahashi: Ah, çok büyük! Gifu’da izlediğim gösterilere ve onun memleketinde aldığı o özel tepkiye kadar gider bu etki. Gerçekten devasa bir şeydi.
—Onun seni çok sevdiği biliniyor. Genç Aslan olduğun dönemlerde seninle özel olarak ilgilenir miydi?
Tanahashi: Kesinlikle. “Hey Tana, haydi yemeğe çıkıyoruz!” diye bağırırdı mesela. Çok büyük yüreği vardı, genç güreşçilerle ve personelle birlikte yürüyüşe çıkmayı çok severdi. Asistanı Kenzo (Suzuki) cüzdanını taşırdı, o da ara sıra ona “şunu al!” derdi.
—Tam bir mafya babası gibi!
Tanahashi: Ryogoku’daki bir seferi hatırlıyorum, yaklaşık 20 tane enerji içeceği kalmıştı güreşçilere. Hashimoto “bunlar israf olmasın! Hemen hepsini için!” diye bağırdı. Ben de hepsini bir bir içmiştim. O an, 'işte profesyonel güreşçi olmak böyle bir şey' diye düşünmüştüm (gülüyor).
—Bütün o enerji içecekleri!
Tanahashi: O gece hiç uyuyamadım! (gülüyor)
—Hashimoto’nun şakacı (ribbing) yönü meşhurdur. Hiroyoshi Tenzan ve Osamu Nishimura’ya karşı oldukça acımasız olduğu bilinir. Hiç onun şakalarının hedefi oldun mu?
Tanahashi: Ah, açıkçası olmadım. Sanırım benim yetiştiğim dönemlerde bu şaka işlerinden elini ayağını çekmeye başlamıştı (gülüyor).
—Hashimoto NJPW’den ayrıldığında diğer senpai’lerin Shinjiro Otani ve Tatsuhito Takaiwa da onunla birlikte ayrıldılar.
Tanahashi: Otani de bana hep iyi davranırdı. Gerçi onun ayrılışının asıl nedeni sadece Hashimoto’yu takip etmek değildi...
—O dönem Otani’nin Riki Choshu’yla sık sık çatıştığı söylentileri vardı. Choshu o sıralarda NJPW yönetimindeydi.
Tanahashi: Artık üzerinden yeterince zaman geçti, konuşabiliriz bence. Kanagawa’da bir gösteri vardı, Choshu ve Otani ciddi ciddi birbirine girdi. Bağırıp çağırıyorlardı. En sonunda Otani “Ben gidiyorum!” diye bağırıp oradan ayrıldı. Çok rahatsız edici bir andı.
—Bu tartışma ne yüzdendi?
Tanahashi: 2000 yılındaki Best of the Super Juniors turnuvası dönemindeydi bu. Otani, junior heavyweight (hafif siklet) kategorisinde yaptıklarından büyük gurur duyuyordu. Ama tüm ilgi, Choshu’nun ringe dönüp Atsushi Onita’yla karşılaşıp karşılaşmayacağı üzerindeydi. Choshu o dönemde aktif bir güreşçi değildi ama tüm dikkat onun üzerindeydi, junior güreşçilerin önüne geçmişti. Otani böyle geri planda kalmaktan nefret ederdi. Ama o tartışmadan birkaç gün sonra barıştılar.
—Geçen sefer de konuşmuştuk, 2001 Nisan’ında yedi aylık el sakatlığının ardından ringe döndüğünde, Genç Aslan donunu bırakıp kırmızı tayta geçmiştin. Bu süreç senpai’lerin açısından nasıl geçti?
Tanahashi: Belki biraz homurdananlar olmuştur ama ciddi bir tepki görmedim. 90’ların başında bazı Genç Aslanlar mor ya da yeşil kıyafetler denemişti zaten. Ama benim durumumda mezun olduğuma kendi başıma karar verdim.
—Kendine “geçti” notu verdin yani!
Tanahashi: Gayet rahat bir şekilde!
—Hem dikkat çekmek istiyordun hem de çok göze batmak istemiyordun gibi mi?
Tanahashi: Aynen öyle. Mesela yavaş yavaş saçımı uzatıyordum, böylece imajımı değiştiriyordum. Aynı şekilde yavaş yavaş yeni hareketler katıyordum repertuarıma. Açık konuşayım, bu işi zekice yapıyordum.
—O dönem yarım hatch suplex’in çok övgü alıyordu.
Tanahashi: Son zamanlarda YOH da arada sırada kullanıyor. Bu hareket front chancery pozisyonundan başlar, Akira Maeda ve orijinal Tiger Mask’in zamanında sıkça yaptığı bir harekettir.
—Bu hareketi sana bir senpai mi önerdi?
Tanahashi: Hayır, tamamen kendim buldum. Çok gösterişli ya da büyük bir hareket değil ama o zaman kimse yapmıyordu, bu yüzden işe yaradı.
—Daha iddialı bir hareket olarak Sky Twister Press’i de denemiştin...
Tanahashi: İki-üç kez denedim. Ama hiç isabet ettiremedim!
—Senin boyutlarında biri için denemesi bile büyük şey. Chaparrita ASARI bu hareketle meşhurdu ama o çok daha kısaydı.
Tanahashi: Öğrencilik zamanlarımda plaja gittiğimizde, böyle hareketleri denemek için atlayışlar yapardım. Aslında Naito’nun Stardust Press’ine benziyor biraz. Gerçi şimdi o hareketi yapmam imkânsız. Dizlerim...
—Artık sadece genç güreşçilere kaldı o işler.
Tanahashi: Aynen. Zaten bence her hareket, o güreşçiye uyuyor mu uymuyor mu, mesele bu. Ben denediğim zamanlarda bile zorlanıyordum, bu hareketin bana uygun olmadığını hissettim.
#20
—Geçen sefer Genç Aslan olduğun dönemdeki hareket repertuvarından biraz bahsetmiştik. O dönemki kas kütlene rağmen çok etkileyici bir köprü (bridge) yeteneğine sahiptin.
Tanahashi: Evet, gerçekten öyleydi.
—Hantal ve hareketsiz kaslı güreşçi stereotipini yıktın.
Tanahashi: Bunu başarmak için çok çalıştım. Gerçekten zordu. Örneğin, sadece ayak parmaklarım ve alnımın ucunda durarak beşer dakikalık köprü antrenmanları yapardım. Vücut geliştirme dünyasına çok saygı duyuyordum, bu yüzden o 'esnek olmayan kas yığını' algısını yıkmak istedim. Elbette fiziksel görünüm bu işin bir parçası, ama güç ve kas gelişimi bir arada yürümeli. Hem vücudum üzerinde hem de ring içindeki performansım üzerinde çok çalıştım. Bu sayede bu seviyeye gelebildim. Bu tamamen bilinçli bir çabaydı: hem hareket kabiliyetimi hem de gücümü geliştirerek, insanların yalnızca ilk izlenimlerine göre beni geçmelerine izin vermemekti amacım.
—Eskiden şu eski kafalı bakış açısı vardı: biraz yağlı olmak darbeleri daha iyi absorbe etmeye yardımcı olur diye.
Tanahashi: Doğru. Ama bence bunların hepsi bahaneydi. Mesela bazı güreşçiler WWF’teki Ultimate Warrior’dan bahsederdi: “Görünüşü tamam da düzgün maç çıkaramaz” derlerdi. Çünkü kendileri o fiziksel görünüme sahip değildi ve içten içe rahatlıyorlardı bu şekilde konuşarak.
—2001 Nisan’ında sakatlıktan döndüğünde, anında Kenzo Suzuki ile “King of the Hills” adlı bir takım kurdunuz. Bu doğrudan Riki Choshu’ya yaptığınız bir başvurudan çıkmıştı, değil mi?
Tanahashi: Evet, bunu çok iyi hatırlıyorum! Kenzo’yla oturduk ve birlikte doğrudan Choshu’ya gitmeye karar verdik. Bir gün Dojo’dayken, Choshu’nun antrenmanı bitirmesini ve oturma alanına geçmesini bekledik, ardından yanına gidip “Lütfen birlikte takım olalım!” dedik. Bu, normalde yapılan bir teklif yöntemi değildi tabii.
—Hem de güreş dünyasında henüz iki yıl bile geçirmemiş iki adamdan gelen bir istekle.
Tanahashi: Choshu bize baktı ve “Siz iki pozcu mu?” dedi. Yani açıkça, hiçbir şey yapamayacağımızı ima etti. Ki dürüst olmak gerekirse, o dönem için haklıydı.
—Buna rağmen birlikte takım oldunuz. Bu tamamen senin ilerlemeni sağlamak için yapılan bir plan mıydı?
Tanahashi: Yeni bir şey denemek için iyi bir fırsattı ve ikimiz de oldukça hırslıydık, bu yüzden başarıya giden en kısa yol gibi görünüyordu. İki genç ağır sıklet olarak kendimizi göstermek için güzel bir yoldu bu. Ayrıca, Kenzo’nun sahip olduğu tüm o beklentilerin yanında yer almak, beni daha da parlatır diye düşünüyordum.
—Kadın hayranlarınız da epey fazlaydı. Senin bebek yüzün ve Kenzo’nun daha sert görünümüyle.
Tanahashi: Heheh, fan buluşmalarında fena gitmiyorduk (gülüyor).
—Peki “King of the Hills” ismi nereden çıktı?
Tanahashi: Kenzo’nun fikriydi. Amaç, dağın zirvesindeki o hakimiyet görüntüsünü vermekti. Meğerse o sıralar aynı isme yakın bir Amerikan çizgi filmi izliyormuş. Sonuçta biraz ironik ve kendimizi tiye alan bir isim oldu ama zaten çok da tutmadı.
—Hayranlar daha çok “TanaKen” demeyi tercih etti.
Tanahashi: Aynen öyle. Sanırım nostaljik hayranlar Hiroshi Hase ve Kensuke Sasaki’yi hatırlıyordu, onların ismi de “HaseKen”di.
—Kenzo’yla takım olmak nasıldı?
Tanahashi: Benim hoşuma gitti. Takım dinamiğimiz iyi oturdu: ben daha iyi ‘bump’ alan (darbelere dayanan) güreşçiydim, o da sıcak etiket (hot tag) rolünü üstlenirdi. Öğrenmek için çok faydalı bir süreçti. Her ne kadar ikimiz de hâlâ tecrübesiz olsak da çok çabalıyorduk. Her maçtan sonra, hatta ev gösterilerinden sonra bile, birbirimizin otel odasına giderdik, maçı baştan sona değerlendirirdik, neyi geliştirebiliriz diye düşünürdük. Gerçek anlamda emek veriyorduk.
Yorumlar
Yorum Gönder